HAKKINI HAYKIRAN KADIN

Yayınlanma: 16.04.2018 07:28 Güncelleme: 16.04.2018 07:40

58/Mucadile suresi; Mucadile adı, hakkını aramak için tartışan kadını ifade eder. Süre, İslam öncesi dönemde gelenekleşmiş bir haksızlık ve ayırımcılık örneği özerinden kadına yönelik zulmü reddeder. eşini anne yerine koyarak onu haklarından mahrum bırakma geleneği olan Zıhar dır. Zıhar, Araplar arasında geri dönüşü olmayan zalimane ve gaddar bir boşanma çeşidiydi. Adam karısına; sen bana anamın sırtı (Zıhar) gibisin veya sen bana artık annem gibi görünüyorsun, der, bunun üzerine kadın boş olmaz fakat o erkeğe haram sayılır ve ebediyen kocası tarafından terk edilmiş olurdu. Yani adam karısını anası yerine koyar, ne onunla ilişkiye girer ne de başkası ile evlenmesine izin verirdi.Kadın bir başına yapayalnız ortada bıraktığını gibi bir yere gitmesine de izin vermezdi. İşte hicretin 5. Yılı civarında Medine’de yaşanan böylesi bir olay üzerine mücadele süresinin bu ilk ayetleri nazil olmuştur. Şöyle ki: Hz. Peygamber’in arkadaşlarından Evs ibn Samit bir gün karısı Havle binti salebe’yi namaz kılarken görür; Havle selam verip namazdan çıkınca Evs’in gözüne bir an için karısı çok cazip görünerek onunla ilişkiye girmek ister, Havle yüz vermeyince Evs sinirlenerek, sen bana anamın sırtı gibi ol diyerek Zıhar yapar. Bunun üzerine kadın Hz. Peygamber’e başvurarak durumu düzeltmek ister. Ben der yıllarca bu adamla evliyim. Bir defa isteğini yerine getirmedim diye bana bunu yaptı. Şimdi ben ne yapacağımÇocuklarım var, gidecek yerim de yok, böyle olursa perişan olurum. Buna bir çözüm bulalım ey Allah’ın Resulü der. Hz. Peygamber: görünüşe göre sen ona artık haram olmuşsun, der. Kadın söz alarak, böyle bir şeyin yanlış olduğunu, kendisinin bunu hiç de hak etmediğini ısrarla anlatır. Havle, ya Resulullah ben gençtim güzeldim Samit ile evlendim, ondan çocuklarım oldu, şimdi ise o beni Zıhar yaparak boşadı. Şimdi ise ben çocuklarımı ona bıraksam çocuklarıma bakamaz, bende kalsa benimde onlara bakacak gücüm yok.Ya Rasulullah O beni aldığında gençtim, güzeldim alımlıydım, Ona birçok çocuk verdim, yaşım da ilerledi. O zaman sevdiğiydim, şimdi anası oldum; beni sokağa bıraktı.Hz. Peygamber, Havle’ye sen ona haram olmuşun.Havle Vallahi talak vermedi.Haram olmuşsun, bu konuda bir şey (vahiy) inmedi?Bir daha düşün, kurban olayım ya Rasulullah?Kendi görüşüm böyle.Havle Ama bana muhtaç küçük bir yavrum var; eğer ona versem telef olur, yanıma alsam aç kalır.Bunun üzerine, Havle şöyle dua eder.Allah’ım halimi sana, yalnız sana arz ediyorum der.Burada dikkat edilirse Kuranda olmayan konularda Allah’ın rasulü kendi başına hüküm vermiyor. Allah’dan vahiy bekliyor. Hz. Peygamber’in olayı nasıl çözeceğini düşündüğü bir sırada aşağıdaki ayetler nazil olur. Doğrusu Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve nihayet (işini) Allah’a havale eden kadının başvurusunu kabul etmiştir; zira Allah ikiniz arasında geçen konuşmayı işitiyordu: Çünkü Allah her şeyi işitendir, her şeyi tarifsiz görendir. (58/1.)İçinizden sen bana annem kadar haramsın diyerek eşlerinden ayrılanlara gelince. O kadınlar asla anneleri olamaz; onların anneleri yalnızca kendilerini doğuranlardır ve şüphesiz onlar mantıksız, dahası düzme koşma bir laf söylüyorlar: ama şüphe yok ki Allah, tarifsiz bir bağışlayıcı; eşsiz bir rahmet kaynağıdır. (58/2.)Ne ki, Sen bana annem kadar haramsın diyerek eşlerinden ayrılanlar, ardından da söylediklerinden geri dönenler var ya: İşte onların (kefareti) eşler birbirine yaklaşmadan önce bir köleyi özgür kılmaktır; Siz ancak böyle uslanırsınız. Ve Allah bütün yaptıklarınızdan ayrıntısıyla haberdardır.(58/3.)Fakat kim bunu bulamazsa, yine eşler birbirine yaklaşmadan önce peş peşe iki ay oruç tutar; buna güç yetiremeyen kimseye ise altmış yoksulu doyurmak düşer. Bu Allah’a ve Rasulü’ne imanınızın bir gereğidir ve bunlar Allah’ın çizdiği sınırlardır, İnkâr edenler için, acıklı bir azap vardır. (58/4.)Bu diyalogdan bir müddet sonra, Havle bu ayetlerin indiği müjdesini alır. Dahası hakkını ve hukukunu arayan kadın olarak hem Kuran, hem de tarihe geçer.Demek ki bir kadın, karşılaştığı bir haksızlığı gidermek için yetkili menciye (mahkemeye) başvurabilir ve kocasından, şikâyetçi olabilir. Hatta Bakara/229 ayetinin getirdiği hükümlere göre bu başvuru kadının kocasını boşamasıyla bile sonuçlanabilir. Sanıldığının aksine boşama tek taraflı olarak erkeğe verilmiş bir hak değildir. Tarafların herhangi birinin şikâyeti üzerine boşanma gerçekleşir.Bu tür haksız uygulamaları yaşamış bir örnek üzerinden mahküm eden vahiy, uygulamayı sürdüren kimseye ceza olarak kefaret yükümlülüğü getirir. (58/1-6.)Cahiliyenin kanunları ilahi yasalar karşısında hükmü yoktur, İlahi yasalar, gelenek ve örf yoluyla da bozulamaz. Medine dışında Araplarda görülmeyen Zıhar uygulamasının Araplara Yahudilerden geçtiği sanılmaktadır.İnsan onurunu incitmek onu öldürmek gibidir. O halde kefareti de bir insan diriltme demeye gelen köle azadı olmalıdır. Bu günahın kefaretinin köle azadı olması, hem kadına yapılan bu zulmü kadına köle muamelesi yapmak olduğunu, hem de bu tür uygulamaların köleliği besleyen kaynaklardan biri olduğunu ihsas eder.,Zaten kefaret de, günahın doğurduğu mahzurları ortadan kaldırmayı amaçlayan ceza değil midir? Bu ayetlerdeki Zıhar yemini kefaretinin bağlamından koparılarak nasıl orucunu bozan kimseye tatbik edildiği ve bu tatbikatın dayanağı olan rivayetlerin karşılaştırmalı bir kritiği için, bkz, Kitabu’s Sünne. Sayfa 115.Kaynaklar: M.İslamoğlu hayat kitabı Kuran meali,Yaşayan Kuran Türkçe Meal, İ.Eliacık.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız