HZ. İSA YENİDEN Mİ GELECEK? (2)

Yayınlanma: 28.01.2019 09:17 Güncelleme: 28.01.2019 09:17

Kuran’da yer almamasına rağmen ortaya atılan iddialardan biri de Hz. İsa’nın dünyanın sonuna yakın yeniden geleceğidir. Hadislerde Hz. İsa ‘nın Şam’ın doğusunda beyaz minareye ineceği, Mehdi ile buluşacağı, Deccal’ı öldüreceği anlatılır. Hadis bölümünde geniş yer verdiğim Ebu Hureyre’nin, Buhari ve Müslüm gibi gelenekçiler en güvendikleri iki kaynaktaki bir hadis şöyledir.Allah’a yemin ederim ki İsa’nın adil bir hakem olarak aranıza inmesi yakınlaşmıştır. O indiğinde haçları kırıp domuzları öldürür, cizyeyi kaldırıp maymunu öldürür ve İslam2dan başkasını kabul etmez.Hıristiyanlıktan ilk devirlerde dinimize geçenlerin yaydığını sandığım bu uydurma, Kuran ayetleriyle de uyuşmaz. Allah şunu demişti.Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden ayıracağım.(Ali imran/55.)İsa konusunda bakınız Hüseyin Atay bu ayette göndermeler yaparak şu açıklamayı yapar.Hz. İsa hakkında Kuran’ı Kerim’in verdiği bilgi içinde onun öldüğü fakat Hıristiyanlar tarafından öldürülmediği bilinmektedir. Bunlara göre HZ. İsa ölmüştür, hayatta değildir ve dünyaya dönmeyecektir. Kuran’a ilave yapılamaz. Hıristiyan kültüründen ve Hz. Muhammed’in vefatından sonra İslam literatürüne geçen hikâyelerden birinde Hz. İsa’nın ölmediği göğe çıkarıldığı ve kıyamet kopmadan dünyaya Şam’daki minareden ineceği anlatılmaya başlanmıştır.Muhammed’in sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O Allah elçisi ve Peygamberlerin sonuncusudur. (/Ahzab/40.)Ayetten Peygamberimizin son Peygamber olduğunu anlıyoruz, Kuran’da Hz. İsa’nın da Peygamber olduğu geçtiğine göre, Peygamberimizden sonra Hz. İsa’nın gelişi Kuran’ın bu ayetiyle çelişir.Selam üzerimedir doğduğum gün öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün.(Meryem/33.)Meryem suresinde, Hz. İsa’nın ağzından nakledilen yukarıdaki sözlerde, Hz. İsa’nı üç önemli gününden bahsedilir. Görüldüğü gibi bu günler sayılırken; Hz. İsa’nın kıyamette dünyaya yeniden geleceği şeklinde bir günden bahsedilmez.Ne yazık ki Kura’nın belirtmediği ve Kuran ile çelişen Hz. İsa’nın gelişi hihayesi, yüzlerce sahte İsa’nın çıkışına yol açmıştır. Sahte Mehdi enflasyonu gibi, sahte İsa enflasyonu da yaşanmıştır.YECÜC MECUC OLAYI İLE İLGİLİ SAÇMALIKLARYecuc- Mecuc, Kuran’da bahsedilen bir kavmin ismidir. Mehdiyet, Deccaliyet, Hz. İsa’nın yeniden dünyaya geleceği Kuran’da yer almamasına karşın kıyamet alametleri olarak anlatılırken; Yecuc-Mecuc konusunda Kuran’da olmayan, Kuran’a uymayan saçma izahlar, Kuran’da geçen Yecuc-Mecuc konusunu detaylandırmak için anlatılmıştır. Yecuc-Mecuc, Kuran’daki iki surede şu şekilde geçmektedir.İki setin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu. (Kehf/93.)Dediler ki; Ey Zulkarneyn, Yecuc-Mecuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set inşa etmen için sana vergi verelim mi?(Kehf/94.) Dedi ki; Rabbimin beni içinde tuttuğu imkân ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel güçle yardım edin de sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel yapayım.(Kehf/95.)Bana demir kütleleri getirin, iki ucu eşit düzeye gelince körükleyin, dedi. Onu ateş haline getirince, Bana erimiş bakır getirin dökeyim dedi.(Kehf/96.)Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.(Kehf/97.)Dedi ki Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır.(Kehf/98.)Yecuc-Mecuc’un Kuranda geçtiği ayetle, bu konuya ilave yapılan uydurmalarla ayırt edebilmemiz için yazdım. Bir izaha göre Yecuc-Mecuc, Hz. Âdem’in rüyalanması sonucu toprağa akan spermandan oluşmuş bir millettir. Yecuc-Mecuc’un toprağın altında bir karış boyunda bir millet olduğu, kıyamete yakın yeryüzüne çıkacağı diğer bir açıklamadır. İbni Abbas’ın rivayetinde dayanan bu son hadise karşı Ebi Hatem Şuey’in hadisi ise şöyledir.Onlar üç sınıftır. Birinci sınıf büyük ağaç gibidir, ikinci sınıf dört uzunluk ve dört arşında genişliktedir. Üçüncü sınıf da kulaklarından birini yatak edip ikincisini yorgan yapıyorlar.Hadisler dikkatler okunursa, hadis rivayet edenler sanki onları görmüş gibi tarif etmişlerdir. Tüm bu birbirleriyle çelişkili nakillerden daha ilginci Yecuc-Mecuc’un Türkler olarak tarif edenlerde olmuştur.DABBE KAVRAMIKuran’da ileride gerçekleşecek bir vaka olarak, tek bir ayette geçen Debbe; aynı Yecuc ve Mecuc gibi uydurma, mitolojik hadislerle anlatılarak sunulmaya çalışılmış ve her seferinde olduğu gibi ortaya çıkan tablo rezillik olmuştur. Önce Kuran’da geçen Debbe ile ilgili ayeti görelim.Söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını söyler.(Neml/82.)Bu ayete karşın geçen acayip hadislerden biriyse şöyledir.Debbe’nin başı öküz başı gibi, gözü domuz gözü gibi, kulağı filkulağı gibi, boynuzu keçiboynuzu gibi, boynu deve kuşunun boynu gibi, göğsü aslan göğsü gibi, rengi kahverengi gibi, böğrü kedi böğrü gibi, kuyruğu koç kuyruğu gibi, ayakları deve ayağı gibidir.Ayrıca çok daha garip hadisler vardır ki bunlardan kimine Debbe’nin başı gökte, kuyruğu kutupta, ayakları Arabistan yarımadasındadır. Kimine göreyse Debbe’nin bir elide Hz. Süleyman’ın mührü, diğer elinde Hz. Musa’nın asası vardır.  Diğer tüm konularda gördüğümüz gibi Kuran dışında dini kaynak arayanların karşılaşacakları izahlar bunların benzerleridir.YECUC VE MECÜC; Kargaşa hali.HERCÜ MERC/ KARGAŞAOnlar Zulkarneyn, Yecuc ve Mecuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Bu yüzden onlarla bizim aramıza bir set yapman için sana bir vergi ödesek olur mu dediler.(18-Kehf/94.)Ayette geçen YECUC VE MECUC, temsili sözlükte Arapça olmayan ama yabancı dillerden Arapçalaşmış iki isim olarak geçer. Genel olarak din dilinde Yeryüzünde fesat çıkaran topluluklar anlamında kullanılmaktadır.İncil de Bin yıl tamamlanınca şeytan atıldığı zindandan serbest bırakılacak. Gogla Hogog’u (Yecüc ile Mecuc’u) savaş için toplanacak. Toplananların sayısı deniz kumu kadar çoktur.(Vahiy; 20-7)  şeklinde yer alıyor. Tevrat’ta ise İsrail’in düşmanları olarak geçiyor.(Çıkış10-2.Tarihler15,Hezekiel; 38-2-39-6)Bu tabirle kimin kastedildiğine dair yığınla rivayet üretildiğini görüyoruz. Bu rivayetleri üretenler aslında kendilerinden bahsedildiğinin farkında değiller.Önce şu ayetleri dikketle okuyalım;İyi dinleyin, Sizin ümmetiniz tek bir ümmet, Çünkü hepiniz Rabbi benim. Öyleyse Bana ibadet edin. Ama insanlar arasındaki bu birliği paramparça ettiler. Hem de sonunda topluca bize döneceklerini unutarak. Kim iman edip iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışırsa karşılığını bulacaktır. Çünkü lehine her şeyi kaydetmekteyiz. Bu bakımdan yok etmeye karar verdiğimiz bir halkın artık geri dönüşü yoktur. Ta ki Yecüc ve Mecüc başlayıp her köşeyi sarıncaya kadar o zaman başa gelmesi kaçınılmaz olan söz de yaklaşmış olacaktır.(Enbiya/92-97.)Demek ki Yecüc ile Mecüc tarihin belirli döneminde yaşamış veya mekânın belirli bir yerinde bekleyip duran bir halk değildir. Yecüc ile Mecüc aslında her çağda sürekli yaşamaktır.Türkçede herc-ü merc, deyimi bu tabirle ne anlatılmak istendiği hakkında bir fikir verebilir. Karşılık kargaşa, altüst olma anlamına gelen her-ü merc, Yecüc-ü Mecuc ile aynı manadadır. Nitekim yukarıdaki Kuran, Tevrat ve İncil’deki kullanılmaların tümünde bu manada kullanılmıştır.Demek ki bu tabirle aslında toplumların çöküş, kokuşma ve yok oluş sürecine girmeleri anlatılmak istenmektedir. Birlik içinde iman ve salih amel üzere olan bir topluluk, kötülüğün, fesadın, kokuşmuşluğun, kargaşanın her köşeyi sarması, toplumun herc-ü merc olmasıyla yani Yecüc ve MecücünOrtaya çıkmasıyla giderek çöker. Bu Allah’ın söz verdiği bir toplumsal çöküş yasasıdır. Böyle-böyle her çöküşten sonra insanlık aklını başına toplarsa yeniden kendine gelebilir ve ayağa kalkabilir. Buna da yükseliş yasası (iman ve amel-i salih denir.Bu duruma düşmemek için kokuşmuşluğun her yanı kaplamasına karşı setler örülmeli, kötülük duvarın arkasında kalmaya mecbur edilmelidir. Bu tek tek başarılmıyorsa iktidar gücü kullanarak fesat ve kötülüklerin önüne demir külçelerle sağlam duvarlar örülmelidir. Onlara bu hususta bedenen ve malen destek olunmalıdır ki toplumda huzur sağlansın, maddi ve manevi kokuşmuşluk toplumu yok etmesin. Aksi halde bu işin geri dönüşü yoktur. Toplum işgal, esaret, afet veya tabii bir şekilde yavaş yavaş yok olur. Yaşadığı yer harabeye, konuştuğu dil ölü diller durumuna düşer, milletler mezarlığa gömülür.Nihayet bu kokuşmuşluk bir toplumla sınırlı kalmaz tüm dünyaya yayılırsa, kötülüğün bütün setleri yıkılır, yani yeryüzünün her köşesi karışır, Yecüc ve Mecuc her yanı kaplarsa, insanlık toptan bir hercümerc hali yaşarsa, o zaman da hak söz yerine gelir. İnsanlık halk-ı cedid ile yeniden diriltilir yani yaratılış yenilenir, kıyamet koparak yeni bir yaratılış zamanına geçilir.Görüldüğü gibi Yecüc ve Mecücün belirli bir halk, zaman veya mekâna tahsis edilmesi mümkün görünmemektedir. Her fesat çıkaran topluluk için genel bir ad olmak durumundadır. Zira Yecüc ve Mecüclük bir halkın veya insanlığın tümünün davranışı ve ahlaki pozisyonu ile ilgilidir. Zaman, mekân veya bir bölge ile kayıtlamak. Gaybı bir haberin gerçekleşmesi beklentisi içinde sağa sola bakınarak Yecuc ve Mecuc aramak ham hayalden ibarettir. Üstelik Kuran’ın evrensellik iddiasındaki ruhuna da aykırıdır.Örnek tarihten veriliyor, ama anlatılan bugündür; yaşayan hayattır. Hz. Adem kıssası dahil aslında bütün kıssaların böyle okumak icap eder.  Nasıl ki her doğan çocuk yeni bir Âdem’dir ve Âdem kıssası her doğan çocukla birlikte yeniden başlar. İnsanoğluna yaşamın ve ölümün, doğrunun ve yanlışın anlamını gösterir. Nasıl  ki her hayata atılan bir Yusuf’tur ve Yusuf kıssası her hayatta atılan gençle birlikte yediden başlar ve insanoğluna hayatın içinde desise, yalan, dolan, İhtiras, şehvet gibi kötülük dürtülerine karşın söz, namus, vefa, doğruluk, dürüstlük, erdem gibi iyilik değerlerinin yükselişini anlatır, aynen böyle, Yecüc ve Mecüc de insanlık tarihindeki kokuşmuşluk, bozulma,  çürüme ve insanlıktan giderek uzaklaşma ile birlikte yok oluşun kaçınmazlığını anlatır.Şu halde Yecüc ve Mecüc tarih aktıkça her an, her yerde ve her devirde, çağda ortaya çıkan herc-ü merc olma halinin din dilindeki ifadesi olmaktadır. 

Devamını Okumak İçin Tıklayınız