HZ. PEYGAMBER MUCİZE GÖSTERDİMİ?
(sekizinci bölüm.)Mucizenin varlığı ve Peygamberlerin hayatında yer alması doğrudur. Bizim mucize yani aciz bırakan olgular dediğimiz, Kuran da ayet olarak yer almaktadır.Hz Peygamber’e ait olduğu söylenen bazı uydurma mucizelerdir.Yüce Allah Kuran’da geçmiş peygamberlerin mucizelerini anlatmıştır.Hz Peygamber’in mucizesi ise Kuran’dır. Hz Peygamber’e neden Kuran’dan başka mucize verilmediğini, Kuran şöyle açıklar. Müşrik ve Kâfirler, Hz Peygamber’den mucize getirmesini istediler. Eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına Allah’a yemin ettiler.Toplumlar gelen mesajı inkâr ederek mucize isterler. Mucize geldikten sonra O toplum mucizeyi yalanlarsa, arkasından ilahi ceza, gelir ve o toplumu Yüce Allah helak eder. Hz Peygamber bunun için Mekkeli, inkârcıların da kendilerini bu geri dönülmez helak sürecine sokacak sorular sormaya başlamışlardır.Böyle başlayan bir sürecin feci sonunu bildiği için Rarulullah’ı Hud süresi endişelendirmiştir. Hud suresi Hz. Peygamber’i ihtiyarlatan suredir. Surenin ana fikrini şu Ayet beyan eder.Halkı birbirine ıslah edici davrandığı sürece, senin Rabbinin haksız yere uygarlıkları helak etmesi söz konusu değildir. Hud/117.Doğrusu. Senden önce de elçiler göndermiş, onlara da eşler ve çocuklar vermiştik, Allah’ın izni olmaksızın bir peygamberin ( mucizevî) bir delil getirmesi mümkün değildir, kaldı ki her devrin kendine has mucizevî bir mesajı vardır. (13-Rad/ 38.)Hz. Peygamberin en büyük mucizesi 23 yıl almış olduğu ilahi vahiydir. Bununla o bölgede ve Ortadoğu bölgesinde çok yangın olan batıl inançları tevhit inancına dönüştürmesidir. Ayrıca bozulan Yahudi ve Hıristiyan inancını da tevhide davet etmiştir.Hz. Muhammet döneminin mucizesi de Kuran’dır. Her vahyin bir vadesi vardır. Şartların ve zamanın farklılığına bağlı olarak farklılaşır. Her zamana uygun bir hükümler vardır, maslahatları vardır. Kullar üzerine, onların iyiliği için ne gerekiyorsa o yazılır. Önceki peygamberlere verilen mucize türleri neden sana verilmedi sorusuna cevaptır. Diğer ilahi mesajlar varken niçin yeni bir mesaja ihtiyaç duyuldu, sorusuna da cevaptır.Yüce Allah mucizeler ancak Allah’ın yanındadır. Bizim mucizemiz gelmiş olsa da onlar inanmazlar.Bizim için mucize olan, Allah katında sadece bir deneydir. İnsanlar gelen mucizelere, gözlem yaparak imanı doyum noktasına ulaştırırlar. Ancak mucize geldikten sonra, onu inkâr etmekte o insanları ve o toplumunun helakine sebep olur.Nitekim birçok millet, mucize geldikten sonra, onu inkâr ettikleri için helak olmuşlardı. Bundan anlıyoruz ki, Hz peygamber’in milletinin de helak olmasını Yüce Allah istememiştir. Zira geçmiş dönemlerdeki mucizeler inanmayanların durumları tarihi bir belgedir.Diğer peygamberlere verilen mucizeler geçici olmuş, sadece görenleri ilgilendirmiştir. Kuran mucizesinin ise kıyamete kadar kalıcı olması, onlardan farklı olduğunu ifade etmektedir. Hz. Peygamberin mucize göstermemesi ümmetine en büyük mucizedir Zira Kuran’dan başka mucize aramak beyhude.Kuran’ın içeriği, dilindeki edebi boyut ve özünde yatan gerçekler anlaşıldığında, başka bir mucize aramanın yersiz olduğu söyler. Kuran mucizelerin en büyüğüdür. Önceki peygamberlerin mucizeleri kendi kavimlerine ait olmasına rağmen, Kuran mucizesi ve onun getirdiği mesaj evrenseldir.Mucizelerin gönderiliş amacının korku duygusunu harekete geçirmek olduğuna işaret etmektedir. Bir bakıma Yüce Allah duygu eğitimine dikkat çekmektedir. Korkutmak, bir eğitim metodudur. İnsanların bazısı sevgiden disipline olur, bazısı da Mucizelerin eğitim boyutu korku taşımakla ilgilidir. Normal öğretim yolu ile anlamayan insanlara mucize gösterilerek tehlikeli durumda oldukları bildirilir.Mucizeler, mucize gösteren kişinin peygamberliğini ispat etmekte, ama aynı zamanda, normal yollarla onun peygamberliğine inanmayanlara da bir korku salmak amacını gütmektedir.Bu açıdan bakarsak, Yüce Allah’ın Hz, Peygamber’e Kuran’dan başka bir mucize vermemesi, onun insanları korkutmaktan çok rahmet olması, merhamet etmesi ve Allah’ın merhametini onlara ulaştırması anlamını görmemize bir vesile olmuştur.Hz. Peygamberin rahmet oluşu, merhameti ve sevgisi insanlık için en büyük eğitici mucize niteliğindedir. Onun peygamberliğini ispat için bilgiyi, aklı, sevgiyi, merhameti, rahmeti, imanı öne çıkaran Kuran yeterlidir.Artık insanlık, mucizelerle hakikati kavrama, kabullenme yoluna değil, akla ve bilimin verilerine dayanarak mümin olma esasına uymalıdır. Evrensel bir peygamber, sadece görenleri ilgilendiren mucizelerle öğretisini ayakta tutamaz ve kıyamete kadar yaşamını temin edemez. Eğer bir din mucizelerle ayakta durabilseydi, bir peygamber den sonra gelen diğer peygambere mucize verilmezdi.Bu, aynı zamanda mucizenin etkisinin geçici ve yerel bir niteliği olduğunu da gösterir. Hz. Musa’ya verilen mucizeler gelecek nesiller için yeterli olsaydı, Hz. İsa’ya başka mucizeler verilmezdi. İşte bu ilkeden hareket edersek, Hz. Peygambere neden Kuran dışında mucize verilmediği esasına ulaşmış oluruz.Kuran dışında Hz. Peygambere izafe edilen mucizelerin gerçekten olup olmadığını Ankebut/50-51. Enam/109. İsra/59- 90-93. Ayetlerine bakınız.Başka Peygamberlere verilen mucizeler değişik şekillerde yazılarak anlatılarak Hz. Peygambere verilmiş mucizeler gibi anlatılmıştır. Bu mucize rivayetleri sorgulanıp gün yüzüne çıkarılmalıdır.Kuran da 54-Kamer/ 1Ayetin de geçen Son saat yaklaşır ve ay yarılır. Kıyamette olacak olan olayı teyit eder. Ay yarıldı’nın mecazi karşılığıdır. Araplar bir için gerçek yüzü ortaya çıktığında, Ay yarıldı, mecazi olarak kullanılır.İkinci alternatif anlam olan, Ay tutuldun un açılımı şudur. Tutulma sonucu Ay parçalanmış gibi göründü. İbn Abbas der ki, O günlerde Ay tutulması yaşandı. Bunu gören müşrikler Muhammet sihir yaptı dediler. Bunun üzerine kamer suresi indi. Hasan el Basri ve Ata da, bu ayeti ay tutulması ile tefsir etmişlerdir. Anlaşılan o ki, o dönemde bir ay tutulması yaşanmış, tutulma sonucu ay ikiye yarılmış gibi görünmüştür. Hatta müşrikler, aya yapılan sihri bozmak için, çocuklarına sokakta tencere tava çaldırmışlar.Doğrusu, senden önce de elçiler göndermiş, onlara da eşler ve çocuklar vermiştik. Allah’ın izni olmaksızın bir peygamber (mucizevî) bir delil getirmesi mümkün değildir. ( kaldı ki) her devrin ( kendine has mucizevî) bir mesajı vardır. 13-Rad/ 38.Yani Hz. Muhammet’i döneminin mucizesi de Kuran’dır. Her vahyin bir vadesi vardır. Buda o zamanla sınırlı kalmıştır. Hz. Peygamberin Kuran mucizesi kıyamet’e kadar bakidir.Onlar, hala neden ona Rabbinden hiç mucizevî işaretler indirilmiyor, diye sorarlar, De ki mucizeler yalnızca Allah’ın kudretindedir. Ben ise sadece bir uyarıcıyım Mucize, olarak bu kitabı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? .( 29-Ankebut/50.)Bu ayet, cahili Arap aklının hakikatten çok olağanüstüyle ilgilenen yapısını ele vermektedir.İşte bu akıl yapısı nedeniyle Mekkeliler, Kuran’ı göre göre, Hz. Peygamber’den mucize talep edebilmişlerdir. Kuran işte o gün bu gün ve tüm zamanlarda bir düşünsel sapma olan bu akla takat gibi bir cevap veriyor.Sonradan gelen müfessirlerin spekülasyona dayalı mucize rivayetleri almıştır. Oysa Kuran İsra/59. Ve Ankebut / 50-51. de Hz. Peygambere Kuran dışında mucize verilmediğini tartışmaya mahal bırakmayacak nitelikte ifade etmiştir. Hz. peygamberin mucize yapmadığına göstermediğine dair Kuranda 20 tane ayet vardır.Birçok doğal olayları da Peygamberlerin mucizesi diye onlara mal ettiler. Gelen vahye inanmayan, toplumlar kendi uydurdukları hissi içgüdü bilgilerini, Din diye ilan ettiler. Kendi akıllarını da zulmettiler. Hissi davranarak inanç krizi yarattılar. Cahiliye aklıyla düşünen bedevi Arap kendini mümin sayarken, Kuran onun cahili inanışına ve aklına itiraz eder. Cahili akıl düşünce ve iman yalnız o devre ait değildir.Her çağın bir cahiliyesi, her cahilin de bir akıl hocası bir topluluğu cemaati vardır. Kuran’ın çağrısına sırt dönen cahiliye aklıyla ibadet edenler, Kuran ve sünnete sırt dönenlerdir. Deniz’de yürüyen havada uçan, Veliler ve Evliyalar ürettiler. Gerçek imana değil hissi imana bulaştılar.Kuran ve sünnete gitmeyenler şeyhler ve efendilerin sözüne itibar ettiler. Kendilerini de peygamberin geçkin ümmetleri olduklarını ilan ettiler.Din adına hâkimiyet kurmaya çalıştılar, insanları Kuran’dan gerçeklerden uzaklaştırdılar. Bir takım yöresel ve töresel inançlara bir başarı elde etmiş gibi ona sarıldılar.Allah’tan başkalarına yalvarıp yakaranlara sövmeyin, onlarda cehaletin verdiği nefretle Allah’a Sövmesinler. Zira biz her topluma kendi yaptıklarını güzel gösterdik. (6-Enam/108.)Doğrusu. Senden önce de elçiler göndermiş, onlara da eşler ve çocuklar vermiştik, Allah’ın izni olmaksızın bir peygamberin ( mucizevî) bir delil getirmesi mümkün değildir, kaldı ki her devrin kendine has mucizevî bir mesajı vardır. (13-Rad/ 38.)Onlar, hala neden ona Rabbinden hiç mucizevî işaretler indirilmiyor, diye sorarlar, De ki mucizeler yalnızca Allah’ın kudretindedir. Ben ise sadece bir uyarıcıyım Mucize, olarak bu kitabı sana indirmemiz onlara yetmedi mi? .( 29-Ankebut/50.)Onlara bir mucize göstersen bile, onlar yine de imana gelmezler. Allah dileseydi veya layık görseydi onların tümünü imana getirirdi.(6-Enam/35.)Okunduğu zaman dağları yerinden oynatacak, yeryüzünü yarıp parçalayacak ve ölüleri konuşturacak bir Kuran olsaydı, onlar yine de inanmazlardı. Her şey Allah’ın sınırsız güç ve kudreti dâhilindedir.(13-Rad/31.)Doğrusu biz bu Kuran’da insanlara her türlü örneklerle açıkladık. Ey peygamber! Onlara de ki; Allak aşkına siz benden neler istiyorsunuz? Ben sadece bir insan ve Allah’ın ayetlerini tebliğ eden bir elçiyim. (17-İsra/90-93.)Müşrikler bir mucize gösterdiğin takdirde ona mutlaka inanacakları hususunda yemin billâh ettiler. Onlara de ki; Mucize göndermek Allah’ ın takdirine bağlıdır, o kâfirler, istedikleri türden mucize gelse bile yine de inanmayacaklar, bunu fark etmiyor musunuz? Biz onların kalplerini( küfrü tercih ettikleri için) hakikate karşı köreltiriz; azgınlık ve taşkınlıklarının girdabına küfür ve isyan batağında debelenip durmaları için kendi hallerine terk ederiz. İstedikleri mucizeyi gördükten sonra da iman etmezler. (6-Enam/109-111.) Sen sadece bir uyarıcısın. Şüphesiz biz seni bu Kuran’la müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Kendilerine uyarıcı gönderilmeyen hiçbir ümmet yoktur. Müşrikler seni yalanlarsa üzülme. Onlardan önceki toplumlar da peygamberlerini yalanladılar. Oysa peygamberleri onlara mucizeler, öğüt dolu ilahi kitaplar ve doğru yolu gösteren vahiyler getirmişlerdi. Sonunda o inatçı kâfirleri öyle bir cezalandırdım ki bana karşı nankörlük etmenin cezası neymiş gördüler.(35-Fatır/23-26.)O kâfirler şöyle dediler; Siz de tıpkı bizim gibi bir insansınız. Buna rahman öteden beri atalarımızın tapındıkları tanrılara tapmaktan bizi vazgeçirmek istiyorsunuz. Peki, madem öyle bize inkâr ve itiraz edilemez bir mucize getirin de görelim. (14-İbrahim/10.)Müşrikler, Muhammed’e gökten niçin bir hazine indirilmiyor? Veya Ona niçin bir melek refakat etmiyor? Deyip durmalarından dolayı yüreğin daralıp sana indirilen ayetlerden bir kısmını tebliğ etmekten vazgeçecek değilsin halhalde. Sen sadece uyarıcısın. Her şeyin vekili Allah’tır.(11-Hud/12.)O, kâfirler, Muhammed’e Rabbi tarafından bir mucize verilmesi gerekirdi, değil mi? Sen sadece bir uyarıcısın. Her kavmin bir yol göstericisi olmuştur.(13-Rad/7.)Doğrusu onlar kendi iç dünyalarında tasladılar ve hadlerini aşarak kasım- kasım kasıldılar.(25-Furkan/21.)Onlar bir gün melekleri görecekleri fakat o gün, günahkârlar için hiç de iç açıcı olmayacak. (FURKAN/22.)Şayet o müşriklere melekler indirsek, ölüleri de diriltip onlarla konuşsa, dahası tüm mucizeleri topyekûn gözlerinin önüne sersek Allah dilemedikçe yine de imana gelmezler, Lakin onların çoğu bu gerçeğin. (6-Enam/11.)O müşriklere gökten bir kapı açsak onlar da kapıdan göğe yükselseler, herhalde gözlerimiz bağlandı. Belki de bize büyü yapıldı derler.(15-Hicr/14-15.)De ki: Siz ey kâfirlerAsla kul olmam sizin kul olduğunuz şeylere,Siz de benim kul olduğuma kulluk ediyor değilsiniz!Ve ben asla kulluk etmeyeceğim sizin kul olduklarınıza!Siz de benim kul olduğuma kulluk edecek değilsiniz.O halde sizin dininiz size, benim dinim bana. (109-Kafirun/ 1-6.)Unutulmamalıdır ki her şeyin aşırısı zararlı, nitekim Resul-i Ekrem’e duyulan aşrı sevginin ciddi marazi unsurlar doğurduğu ortadadır. Geçmişte Hz. İsa’ya inananlar aşırı sevgi gösterip ölçüyü kaçırınca, onu tanrısal İsa’ya dönüştürecek kadar ileri gitmişlerdir. Hz. Peygamber’e duyulan bilinçsiz sevgi, aşırı hayranlık duygusun Dönüşünce yukarıda anlatılan türden abartılı tasvirlerin ardı arkası kesilmemiştir. Bir bakıma Hıristiyanların Hz. İsa’ya yaptıklarını, adeta onlara nazire olsun diye bu sefer Müslümanlar kendi peygamberlerine uygulamaya kalkmışlardır. Bedeli ödenmeyen sevgi, zehirlenir. İşte Hıristiyanların Hz. İsa’ya olan sevgisi böyle bir sevgidir. Hz. İsa zehirli sevgi sonucu ilahlaştırılınca, Peygamber İsa buharlaşıyor. Kilise uyanıklık yapıp Hz. İsa’dan boşalttığı peygamberlik makamına kendisi kuruldu. Kendilerini böylece makam ve mevki sahibi yaptılar.Bizim, cemaat ve tarikat şeyhleri efendiler de Hz. Peygamberi nuru Muhammet yaptılar, kendilerini hangi makama layık gördüler acaba. Biz Peygamber’i terfi ettirecek amir değiliz onun kadrini bilmeye mecburuz. Bunu bildiğimiz içindir ki, onun insan olduğunu, ama insanlığın ufku olduğunu biliriz. Onun insan peygamber olması bize hep umut aşılar. Melek peygamber isteyen sapık kavimler, insan suyundan umut kestikleri için böyle yaptılar. Onlara göre insandan peygamber olmazdı; çünkü doğuştan kötü ve tıyneti bozuk bir varlıktı. Onlara göre bu işi ancak melekler yapabilirdi.Biz ise sapık kavimlerin düştüğü tuzağa düşmeyeceğiz. Kuran da ona neden Yasin ey insan! Diye hitap edildiğinin sırrını, işte bu sayede anlarız. Allah’ın onu neden güzel örnek olarak tanıttığının sırrına böylece ereriz. Şahadet getirirken, neden O’nun kulu ve elçisi dediğimizin gerekçesi de budur.İşte bunun içindir ki, Resul-i Ekrem kendisi hakkında övücü sözler söylememeleri için ashabına şu uyarıda bulunmuştur. Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, sizler de bana abartılı methiyeler düzmeyin.HRİSTİYANLARIN MERYEMOĞLU İSA’YI AŞIRI YÜCELTTİKLERİGİBİ SİZ DE BENİ AŞIRI YÜCELTMEYİN.BEN, SADECE VE SADECE BİR KULUM. O HALDE BENİM İÇİNALLAH’IN KULU VE ELÇİSİ DEYİN.Bir taraftan Resul-i Ekrem’in bu tür uyarıları diğer taraftan Kuran’ı Kerim’deki onca ayete rağmen Müslümanlar, Hz. Peygamber hakkında abartılı, hikâyeler uydurmaktan geri durmamışlardır.Devam edecek.