İLK İNSAN ADEM VE HAVVADIR NESİLLERİNİN RENGİ NASILDI?
Biz Âdem ve Havva’yı beyaz tenli biliriz, Peki o zaman yeryüzünde yaşayan siyah sarı vesaire tenli insan’lar nasıl oluştu. İnsan’lar yeryüzü ne nasıl dağıldı.Orada Yüce Allah şöyle buyuruyor ki insanların renklerinin ve dillerinin farklığı benim ayetlerimden dir.Doğrusu Biz insanı süzme, kurumuş, ses veren bir balçık türünden, özgün bir biçim almaya elverişli, tabiatı değiştirilmiş koyu ve yoğun çamur nevi bir şeyden yarattık.(22-Hac/26.)Hani bir zamanlar Rabbin meleklere demiş diki; Bakın, ben süzme, kurumuş, ses veren bir balçıktan; özgün bir biçim almaya elverişli, tabiatı değiştirilmiş, koyu ve yoğun bir çamurdan fiziki olarak görünen ölümlü bir varlık yaratacağım.(22-Hac/28.)Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir topluluk için alınacak bir ders mutlaka vardır. (30-Rum/22.)Demek ki insanların farklı renkte olması İlahi kaderdir.İnsan’ın Topraktan olan ham maddesi şu, Yedi aşamada gerçekleşti.1-Bir damla su, insanın menisi.2- Toprak.3- Pişmiş toprak.4- Balçık toprak.5- Yapışkan toprak.6- Kemik, oluşumu.7-Et ve kemiklere etin giydirilmesi.Yani insan’ın topraktan yaratılmasındaki yedi aşama, İnsanlarda yedi çeşit gen olur . Bu yedi gen de birbirine akrabadır. Dolayıyla yeni doğan her çocuk bu yedi genden birine benzer. Bir rengi aşılamak ilahi kadere ters düşer. Bu durum yeryüzünün jeolojik oluşumundan kaynaklanan bir gerçektir. İlk yaratılan insanlar kel, kör, topal sakat ve vesair eksiklerden yoksun olarak yaratılmıştır. İlk yaratılan insanlar kusursuz, eksiksiz sağlıklı ve sağlam olarak yaratılmıştır.Doğrusu biz insanı en güzel kıvamda yaratmış sonra onu başlangıç Noktasının en dibine döndürmüşüzdür. (95-Tin/4-5.) Ancak insanların biyolojik yapısı, hamilelik döneminde bozulmaya başlar. Bunların çeşitli etkenleri vardır. Anne ve babanın hamilelik öncesi ve sonraki dönemlerde yedikleri ve içtikleri gıdalardan oluşan meni, çocuğun nasıl doğacağını belirler. Bunları çamur, toprakla, suyun bileşimini temsil eder. İnsan’ı besleyen tüm bitkisel ve hayvani besinler, toprak ve suyun bileşiminden elde edilmiş olup. Her insan toprağın bitirdiğinden yer içer ondan da insan’ın sulbünde meni olur. Bunun en iyi örneği bal arı’sının çiçeklerden topladı polenler, nasıl bal oluyorsa, insan neslinin içtiği suyu, yâda yediği gıdalardan biyolojik bedenini oluşmaktadır.İlk insanın vatanı neresidir?Bugünkü tüm ilmi veriler, insanlığın Ortadoğu’dan (Mezopotamya) yayıldığını gösteriyor. İlk insanın çıktığı yer olarak üç, antropolojik görüş bulunmaktadır.1-Hindistan’daki Serendip adası, burada Âdem’e ait olduğu iddia edilen bir ayak izi ziyarete açıktır.2- Tanzanya veya Habeşistan; materyalist evrimciler bu bölgelerde fosil bulduklarını iddia etmektedirler.3-Mekke veya Cidde; İmam, Taberi ( Miladi dokuzuncu asırda yaşamış ünlü tefsir alimi) gibi kaynaklar, Âdem’in Hin’de, Havva’nın da Mekke veya Cidde’ye düştüğünü söylemektedir. Arafat, Âdem ile Havva’nı buluştukları yerin adıdır. İlk insan’ın üç görüşteki yerler de aynı ekvatoral bölgelerdir. Burası bugün Ortadoğu dediğimiz bölgedir.İnsan soyunun, yaratıcı, tekâmülün yeni bir varoluş hamlesi olarak Mekke şehri çıvarında, hatta Kâbe’de başladığını kabul etmemiz gerekiyor. Kuvvetle muhtemel insanlık buradan başlamış, daha sonra çoğalarak yeryüzüne göç etmişlerdir. Aşağıdaki ayet bu görüşü ispat etmektedir.Zira insan’lık için inşa edilen ilk mabet Bekke deki bereketli ve bütün toplumlar için hidayet merkezi olan mabet idi. (3-Ali-imran/96.)Allah insanı, dört boyuttan var etmiştir. El-evvel ve el-ahir’dir ez-zahir ve el-batın’dır ve o her şeyi en iyi bilendir. (Hadid; 57/3).Allah, dört boyutun görünen (ez-zahir) kısmıyla insanı dünyada (bahçe/cennet) yaratmış ve oradan da yeryüzüne dağıtmıştır. İnsanoğlunun çektiği acı, bu nedenle bir sürgün cezası değil; oluş ve varoluş sancısıdır. Onun için her insanın doğumu sancılıdır.Buna rahmen onlar, Rabbimiz, sefer menzillerimiz arasındaki mesafeyi uzat, de (meye getir)diler ve böylece kendilerine zulmetmiş oldular. Bunun üzerine Biz de geçmiş efsanelerine döndürdük ve param parça edip dağıttık. Hiç şüphesiz bütün bunlarda, derin bir şükran duygusuyla O’na kullukta direnen herkes için mutlaka alınacak dersler vardır.(34-Sebe/19.)Ey Rabbimiz, daha çok, daha uzak yerler isteriz, diyerek kendilerine yazık ettiler. Yani ellerindeki nimetlere şükretmeyi bir kenara bırakıp daha fazlasını istediler. Bencillik, hırs, ele geçirme, hep daha çok yerlere gitme, daha uzak hazineleri ele geçirme gibi doymak bilmez bir hırsla kapıldılar. Böylece kendilerine yazık ettiler.Dahası O’dur yeryüzünü uzatıp genişleten; yani (bir yanda) nehirler akıtan; orada her üründen erkekli dişili çiftler var eden, gündüzü geceyle örten.13-Rad/3.)İlk insan’lık ailesi Mekke de yaşamış ve oradan dünya’ya kıtalara dağılmıştır. Tabi o zaman uçak ve gemi yoktu. Ama kıtalar bir birlerine çok yakındı. O zaman, Dünya çok hızlı dönüyorduSonra dünya’nın yavaşlaması ile kıtaların savruldular mesafesini uzaklaştırdı. Kıtalar bir birlerine uzak oldular. Bu sebeple dillerinin ve renklerinin farklılığı Allah’ın birer ayetidir. Dolayısıyla her hangi bir renge ve dile karşı kökten bir saldırı Allah’ın bir ayetine saldırıla eş anlamlıdır.İnkârda ısrar eden kimseler görmezler mi ki, gökler ve yer başlangıçta bitişikken Biz onları ayırdık ve (hareket edebilen) her canlıyı sudan var ettik.(21-Enbiya/30.)Dünya üzerinde 6 adet kıta bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde bugüne kadar en çok kabul gören teori kıtaların oluşumunu şu şekilde anlatmaktadır. Bu teori Alfred Wegener’e aittir. Dünyanın ilk oluşumunda bütün karalar birbirleri ile bitişik vaziyette idi daha sonra magma üzerinde bulunan bu tek parça ikiye ayrıldı ve zamanla magma (Yerkabuğunun 3.000 km derinliğe kadar uzanan manto adlı tabakasında yoğun ve ergimiş durumda bulunan mineraller karışımı. Esas olarak silikatlardan oluşur. İçinde çözünmüş gazlar ve su buharı da bulunur. Lav hâlinde yüzeye çıkan magma soğuyup katılaşarak magmatik kayaçları oluşturur. Katılaşma sırasında, içindeki gazlar genellikle uçar.)Üzerindeki bu parçalar birbirlerinden daha da uzaklaşarak ve daha sonra tekrar parçalanarak bugünkü kıtaların oluşturmuşlardır. Yine bu bilim adamına göre bu sonuca varmasındaki en büyük etken kıtaların birbirlerini tamamlayan bir yapboz şeklinde olmasıdır. Ayrıca bazı fosil kalıntıları da bu bilim adamının görüşünü destekler niteliktedir. Ayrıca şimdiki kutuplar bölgesinde rastlanan bazı kalıntıların kutuplardan uzak olan ve kutup etkisinin görülmediği bazı kıtalarda da bulunması bu görüşü destekler niteliktedir. İşte dünyada en çok kabul gören varsayıma göre kıtaların oluşumu bu şekildedirDaha sonraları insan’lar savrulup uzaklaşan bu kıtaları yeniden bulup keşfettiler. Savrulan kıtalarla giden insan’lar da ilimden ve kültürlerden ayrı düştüler, biraz da vahşileştiler, o bölgenin yerli halkı olarak bulundular ve öylede anıldılar.Hz. Âdem ve Havva’dan sonra insan soyunun çoğalarak merkezden (Kâbe) çevreye doğru yayılması, büyük göç yollarının oluşumu, tersine göçlerin başlaması, ırkların, dillerin, dinlerin, sınıfların ortaya çıkışı, yeryüzünün farklı bölgelerindeki coğrafi/genetik yoğunlaşma sonucu ırkların/uygarlıkların oluşması, tarih boyunca birbirleriyle mücadeleleri, devletleri, imparatorlukların kurulup yıkılması, bu doğal akış içerisinde Âdem’in çocuklarının, hikâyesi olup dünya’nın siyasi, sosyal, ekonomik tarihi birikimini meydana getirmiştir.Sonra dünya’nın yavaşlaması ile kıtaların savruldular mesafesini uzaklaştırdı. Kıtalar bir birlerine uzak oldular. Bu sebeple dillerinin ve renklerinin farklılığı Allah’ın birer ayetidir. Dolayısıyla her hangi bir renge ve dile karşı kökten bir saldırı Allah’ın bir ayetine saldırıla eş anlamlıdır.Hz Nuh 950 yıl yaşamış, şimdiki zamana göre 83-veya 85 yıl gibidir. Zira o zaman dünya hızlı döndüğü için bir gün 24 saat değildi. Günler çok kısaydı. Kaynaklar: www.bilgi ufku.com Çeşitli, Tefsir ve açıklamalı Kuran Mealleri.Kısa sürelerin tefsiri Prof.Dr. Mehmet Okuyan.İslamı okumaya nereden başlamalı kitap, Prof.Dr. İbrahim Sarmış.Kuran’ Kerim çağdaş Tefsiri Prof. Dr. Süleyman AteşYaratılış ve evrim, kitabı ve Hayat kitabı Kuran Meali, Kurana göre Esma-i Hüsna kitabı, M.İslamoğlu.R,İhsan ELİAÇIK, Adalet devleti Kitabı.