İMAM KİME DENİR?
İmam demek ana yürekli adam demek İmam demek ölü değil diri yıkayan adam demektir. O halde dirileri nasıl ne kadar yıkayabildikleri ile bilgileri ölçülür.İMAM NASIL OLACAK:İmam Allah’ın ibadet evinin imarcısıdır. İmar edendir. İmam Islah eden adamdır. İmam dost yüzlü adamdır.İmam ezber bozan adam olacak. İmam’ın baltası olacak kalasları yontmak için. Sözlerini tebliğini balyoz gibi vuracak. İmam dediğin, aktif olacak, aktif iyi olan imam olacak.Camii bir ibadet yeri değil bir hayat evi ( mektep) Medrese olacak. Cami bir ibadet olanı değil, hayat alanıdır. İmam ise hayat’ın önderidir.İmam doğal hekim doğal hâkimdir, İmam ayağa kalkandır kaldırandır. İmam varlığını Allah’a adamış adamdır, imam’ın din ilminden başka, dünya işleri ilmide bilecek.Ve cahilliği yenecek. Cemaatin önünde olacak. İmam dinde hürriyet adamı olacak. İmam dini geçim kaynağı haline getirmeyendir.Günümüzde camilerde Kuran Dini yok, Hz Peygamberin sünneti yok, Mezheplerin, Cemaatlerin, Tahrikâtların, görüşü ve Ebu Hüreyye nin hadislerinin dini var. Bu ümmetin dinini yanlış öğrenmesi ve yaşamasının sebebi Cami imamlarımızdır. Zira ilk kaynak imamlardır, insanlara indirilen vahiy Kuran dinin yerine uydurulan dini insanlara anlatan imamlarımız var.Bunun kanıtı da Sultan ikinci Abdülhamit’in çok acı hatıraları nakledilir. Japon İmparatorluk ailesine mensup bir prens kendisini ziyarete gelir, İmparatordan özel bir mektup getirir. Ondan İslam dininin muhtevasını, iman esaslarını, ibadet kurallarını açıklayacak güçte dini- ilmi bir heyet ister. Sultan, Japonya da İslamın yayılması için maddi sahada mümkün olan her şeyi yapar ama imparatorun istediği dini- ilmi heyeti gönderemez. O, sultanın içinde hicran yarası bir hatıradır. Bunun sebebini şu cümlelerle dile getirir.Düşündüm ki Japon imparatorunun istediği Müslüman din âlimleri kendi ülkemizde olsaydı ve onları ben bilebilseydim Japonlardan evvel kendi milletimin ve halife olarak İslam âleminin istifadesini sağlardım.Sultana göre o âlimlerin ilim gücü kadar dünyayı algılama tarzları da islamın geleceği üzerinde bu kadar büyük etki yaparak bir konuyu ele almaya ve sonuçlandırmaya elverişli değildir. O, bunun sebebini de şöyle açıklar.Japon imparatorunun istediği Müslüman din âlimlerini yetiştirecek feyyaz membalar kaynaklar artık mevcut değildir. Müesseselerimiz birer ilim irfan kaynağı olmaktan mahrumdu. ( Fethi Okyar, Üç Devirde bir Adam kitabı)Merhum M. Akif’te şöyle söyler, binlerce cami var ama içinde imam gibi imam yok. Şayet imamlar cesur bilgili olsalardı, bu kadar kötülük olmazdı.Günümüzde imamlarımız, Arap Emevi devletinin uydurduğu dini, din diye anlatıyorlar. İmam’ın Mezhebi cemaati neyse din bilgisi odur. Din’i mezhepler seviyesine indirirsen, din adına kavga çıkarırsın. Din’in kaynağı kurandır. Zira beşeri görüşlerde ihtilaflar vardır. Allah’ın dini kemale erdirmiştir.Günümüzde imamlar din’i geçim kaynağı haline getirdiler. Camileri hapishaneye çevirdiler. İlim yerine mal biriktirdiler, Din bilgilerini de zayi ettiler. Kendileride cami gardiyanı oldular. Cemaat de cami içinde mahkûm ettiler.Din adına ya savcı, ya da hâkim oldular. Cami içinde sehbahalar kurdular Kuran’ın dinini idam ettiler, Ardından’da El Fatiha dediler. İmamlarımızın bilgisi cemaat bilgisi kadar bile değildir. Cemaat daha bilgili, imamlar namaz kıldıran devlet memur oldular. sallabaşı, kıl beşi al maaşı alan imam oldular.Bu gün camiler tekleyen kalbe benziyor. Camilerin çok acil anju olması gerekir. İmam hayatın önünde olması gerekirken, günümüzde imamlar örnek insan olamadılar. İmamlar dirilirse ümmet dirilir.İmam’ın din bilgisini gümbür, gümbür anlatan kendini ispat eden imam olamadılar. Dini İlimlere değer veren, ümmet’e bilgi veren imam olamadılar. Binlerce cami var fakat cemaati yok. İmamlar sınıf oluşturmak için değil, sınıfları yok etmek için vardırlar. Her şeyin bir imamı vardır. İmam Kalbin imamıdır. Kalp İnsan’ın imamıdır. İnsan Yeryüzünün imamıdır. Yeryüzü Gezegenlerin imamıdır. Camii Şehrin imamıdır. İmam Cemaatin kalbidir.