KUR'AN, RAMAZAN AYI VE ORUÇ
Bir milyarı aşan 57 İslam ülkesi bir Ramazan ayına daha girmiş bulunuyor. Hayırlı olsun… Fakat bu iklimin hüküm sürdüğü coğrafyalar fazlasıyla kanlı, fazlasıyla kavgalı, fazlasıyla yoksul, fazlasıyla umutsuz…Dünyanın orta yeri, adaletsizlik içinde, sırtlanların işgali altında, Diktatörlerin elinde açlık, yoksulluk, ırkçılık ve cehaletin girdabında, yeryüzünün bütün kadim sorunları bu coğrafyada. Şimdi bu dünya bilgili, vicdanlı, dürüst, cesur ve güvenilir yöneticiler bekliyor.Şu bir hakikat ki, “Oruç bizden öncekilere farz kılındığı gibi bize de farz kılınmıştır. Oruç beslenme ay’ı değildir, aç kalma ayıdır.Bu bir hakikat, fakat radyo, televizyon ve gazete köşelerinde Ramazan Ayı boyunca İsrailiyat hikâyelerine boğulacaktır.Dinin Teorikte kaynağı Kur’an, pratikte kaynağı sahih Sünnet’tir. Bu Kuran’ın ve bu Sünnetin ruhu ile insanın vicdanı arasında herhangi bir çelişki yoktur.Ramazan ayını bereketlendiren Kur’an, Ramazan Ayı içinde gönderilmeye başlanmış, kararan vicdanlar aydınlatmış, yolunu kaybetmişlere yol göstermiştir. Yazık ki Kur’an’ı Kerim şimdi “mahcur” dur. Hâlbuki bu Kur’an nice millet, toplum ve insanlığın umutlarını yeşertmiştir.Dini ve Kur’an-ı Kerimi anlamak ibadettir.İbadet, hayatın içinde yapılanlardır.Oruç tutmak Müslümanın Müslümanla eşitlenmesidir.Zenginlere verilen iftar, denizdeki balığa su vermek gibidir Şovdur.İslam, sömürüyü ret eden bir yaşam düzenidir.Kur’an-ı Kerim hayattır.Anlamaya çalışmak farzdır.Bunun üzerinde düşünmek gerekir.Eğer bir beldede sömürü varsa, o beldede İslam bir kenara atılmış, yaşayan ve yol gösteren Kur’an ölü hale getirilmiş, yüreklerin titremesi, coşması son bulmuş, rahmet yüklü bulutlar kurumuş demektir.KUR’AN; insanlığı tarihsel olayların üzerinden evrensel değerlerle buluşturur. İnsanlığı hakka, adalete, merhamete, ahlak ve fazilete çağırır. İnsanlığı iyi/kötü, doğru/yanlış, güzel/çirkin, hayır/şer ekseninde, aklı (vicdan/sağduyu), nakille tevhit noktasında buluşturur.Bununla birlikte din insanı başıboş bırakmamış, insan sorumluluktan ayrı tutmamıştır.Hz. Peygamber; kalbinde Kuran’dan bir eser bulunmayanı “harabe eve” benzetmiştir. Zira Kur’an, teberrüken değil, tefekküren okunacak bir kitaptır.Gerçek şu ki, dünyada aç/tok milyarlarca insan gelip gitmiştir. Halen de bu acıyı tüm çıplaklığıyla yaşayan milyonlarca insan bulunmaktadır. Allah, ilk insandan bu yana sosyal kıyametin kopuşunu “açlık/tokluk” dengesine bağlamıştır.İşte Oruca bu açıdan bakılmalıdır.“İftar ve Sahur” sofraları herkese açık tutulmalı, sofralar gösterişe, ziyafete boğulmamalıdır. Unutulmasın ki açlık ve tokluk dengesizliği yeryüzünü cehenneme çevirmektedir. Dünyayı yönetenler, hayatın bu gerçeği karşısında kaderci bir anlayış sergilemekten öte bir şey yapmamaktadır.Benim itirazım işte bunadır.Yoksa Allah’ın bizim aç kalmamıza ihtiyacı yoktur. Mülkünden tasarruf etmek gibi bir derdi yoktur. Tıpkı Allah’ın bizim namazımıza ihtiyacı olmadığı gibi… Yoksa Allah, kulunun aç kalmasından ve sıkıntı çekmesinden (haşa) bir zevk alır tarafı mı vardır? Açlık günleri” demek olan Oruç, vicdanlarda tutulmalıdır.Oruç tutmak, bütün ibadetler gibi bir bilinç işi ve bir irade eğitimidir. Eğer bir ömür boyu uyursanız (Müslümanın/İnsanlığın) derdine dert katar, oruçtan kaçmış olursunuz. Yani uyursanız Orucun toplumsal etkileşimine dair anlamı kaybedersiniz. Açıkçası, orucu uykuya tutturmak, namazı uykuya kıldırmak gibidir.Bir ömür boyu farklı aylara rast gelen oruç tutmanın hikmeti bu yüzden büyüktür. Yaz orucu, duygudaşlık kurmamız için büyük bir fırsattır. Dahası, orucun her yıl farklı günlere denk gelmesi, yoksulların hem yaz hem kış günlerini nasıl geçirdiklerini anlamamıza sebeptir.Cuma günü Müslümanlar bir araya geldiklerinde sadece namaz kılıp dağılmazlar, Eğer insan yeryüzünde Allah’ın yüzünü görmek istiyorsa, açların ve yoksulların yüzüne ve haline baksın ve onların gülümsemesine yardım etsin. Yoksa bilin ki; sesiniz yükseklere çıkmayacaktır!Müslümanların Bayramı Cuma günüdür. Olanlar olmayanlara verir, kardeşlik tesis ederler. Son sözüm şudur, Dileyen inanır, dileyen inkâr eder. Din ve kaynağı Kur’an inanmak isteyenler için bir tehdit değil, tekliftir.