RESİM HEYKEL VE DİN'İN BUNLARA BAKIŞI NEDİR?

Yayınlanma: 19.03.2017 16:34 Güncelleme: 27.03.2017 06:48

ALLAH: EL- MÜSAVVİR ESMA-İ Hüsnasızdandır. Eşsiz tasarımcı, benzersiz şekil ve özellik veren varlığın tasarımını zatına ait olan mutlak ve sosuz özne demektir. Gökleri ve yeri gerçek bir amaç uğruna O yarattı ve size O şekil verdi, üstelik şeklinizi en güzel biçimde takdir etti. Ama o suret de fanidir, her halükarda dönüş O’nadır.  (64-Tağubun/3. )                      Hz Süleyman ile ilgili ayetlerde heykellerden bahseder. Onlar, arzusuna göre ona mabetler heykeller, göletler gibi yekpare dökümden havuzlar ve yere tespit edilmiş dev küvetler yapıyorlardı.Hz Süleyman için görülmemiş maharet sahibi (cin) gibi sanatkârlar insanlar bunlar yapmıştır. (34-Sebe/13.) Onun yanında kaleler ve süs havuzları da vardır. Kuran Hz Süleyman’ın heykellerden söz ederken hiçbir eleştiri imasında bulunmaz. Eleştiri bir yana, ayetin sonunda bunun şükür gerektiren nimetlerden biri olduğu sonucu bile çıkarılabilir.Zira ayetin sonunda, Ey, Davut’un iman ailesi şükretmek için çok çalışın. 34/13.  Hz İbrahim’in puta tapan babasını ve kavmiyle ilgili uyarısının geçtiği ayet şöyledir.Hani o babasına ve kendi toplumuna sizin kendilerine tapınıp durduğunuz bu heykeller de neyin nesi dediği zaman, onlar şöyle cevap verdiler Atalarımızı onlara kulluk eder bulduk. Bu iki kullanımı bir biriyle kıyasladığımızda ortaya çıkan sonuç şu Kuran’ın heykel objesini (yapımını) mutlak olarak yasaklamıyor, heykel hakkında hüküm kullanım alanından yola çıkarak veriliyor. Bu ne demektir, cevap şudur. Siz heykele Tanrı diye taparsan, Resme bu benim babamın kutsal resmi diyerek önünde saygıyla eğilirseniz, onları putlaştırırsınız yasak olan da budur.Şimdi Hz Peygamberden resim hakkında yapılan rivayetlere bir bakalım.Allah buyurdu ki benim yarattığım gibi yaratmaya girişen (zehaba) kişiden daha zalim kim vardır. Haydi, onlar bir tek zerre, bir tek tane, bir tek tane, bir tek kıl yaratsınlar bakayım.Resim yasağı bahsinde nakledilen bu rivayetlerin resim yapmakla doğrudan bir alakası yoktur.Yaratma hususunda Allah ile yarışan haddini bilmez bir tipi ele almaktadır. Bir başka hadis kıyamet günü insanların en şiddetli azaba uğrayacakları suret yapanlardır. Yine bir başka hadis, kıyamet gününde insanların en şiddetli azaplıları Allah’ın yaratmasına benzetmeye çalışan kimselerdir. Buharı Müslim. Buna benzer rivayetleri çoğaltmak mümkündür. Bu rivayetleri tahlil edecek olursak. 1-Resim yapanların ahiretteki durumlarıyla ilgili sözleri, ya sakındırma amaçlı söylemiş sembolik bir uyarı sayacağız, ya da Allah’ın Resulü-nün ağzından böyle bir şey çıkmadığına hükmedeceğiz. Zira Rabbimiz ona, deki ben peygamberlerin ilki değilim, kendime de size de ne yapılacağını asla bilmiyorum. Ben sadece bana vahyedileni, izlerim ve ben sadece vahyi olduğu gibi beyan eden uyarıcıyım. (46-Ahkaf/9.) Böyle demesi emredilen bir elçinin Kuran’ın yasakları arasında doğrudan yer almayan bir amel konusunda böylesine kesin ve keskin ifadelerde bulunması asla düşünülemez. Zira resimle ilgili hadisler Kuran ayetlerine ters düşmektedir. 2-Bu rivayetlerin bir de resim ile melek arasında ilişki kuranları var. Bu rivayetlere göre içinde resim olan evlere melek girmez, bu içinde melek geçen diğer birçok rivayet gibi daha da izaha muhtaç bir durum arz eder.Bu melek eğer vahiy meleği ise, vahiy meleği Peygamberlere gelir. Bu durumda bu yasağın peygamber olmayanlarla hiçbir ilişkisi olmaması gerekmektedir. Yok, eğer birçok rivayetteki genel kullanımda ima ettiği gibi her tür melek ise, o zaman ölüm meleği baştan def etmek için, yaşadığımız çalıştığımız her yere bol miktarda resim koyalım, melek gelmez bizde ölümden kurtulmuş oluruz. Bu durumda böyle rivayetler sonra ki dönemlerde mevcut Arap kültürünün hadisleşmiş şekli olarak ortaya çıkmış görünüyorlar. 3-Hz Ayşe’nin perde asması var, Buna benzer yaşanmış olaylar vardır. Bunlara dikkatli bakıldığında şu iki husus göze çarpıyor. Peygamberimiz Arap kültüründe daha evvel, Puta taptıkları için resme de soğuk ve mesafeli duruyordu. Hatta yüzünü ekşitiyor bunların kaldırılmasını emrediyor.Ancak resme put olarak telakki etmiyor, Putlara yaptığı muameleyi resme yapmıyor, aksi halde resim bulunan perdeyi yaktırması gerekirdi. Bu perdeyi Hz Ayşe ikiye bölüp minder yapıyor. Eğer tazim (tapınma) görüntüsü vermiyorsa, ses çıkarmıyordu.Hz Peygamber resim ve benzeri şeylere olan karşıt tavrı kabirlerde ve kabir ziyaretine olan tavrına benzetilebilir. O cahiliye dönemine olan hatıraları henüz çok taze olan toplumun tasavvuru vahiyle inşa etmek için, Hz Ali’yi Mekke’ye gönderdi. Mekke, mezardaki bir karıştan fazla bulduğu her bir kabir taşını yıkmasını istedi. Kabir ziyaretlerinden de Müslümanları yasakladı. Zira cahiliye kültürü bir parça kabir dini idi. Her gördüğü güzel şeylere tapıyorlardı bu önlemek için bunları yasaklamıştı. Ayetlerin başındaki, Çoğaltma tutkusu sizi oyalayıp durdu. (102-Tekasür/1.) Ta ki siz mezarlıklara varıncaya dek, ölüleri ve kabirleri de alet etmişlerdi. (102/2 ) Fakat Allah’ın elçisi kabir ziyaretini yasağını sonradan sadece ibret alma amacına matuf (müsaade) olarak gevşetti serbest etti. Resme karşı soğuk bakılmasının nedeni toplumsal psikolojiyle ilgiliydi.Cahiliye toplumu şirk hastalığı iliklerine kadar işlemiş bir toplumdu. Allah’a aracısız kulluk etmeye karşı ön yargılıydı, uzak Allah inancı, onları ellerine geçirdikleri her şeyi Allah’a ulaşmak vesile ittihaz (aracı) ekmek gibi bir sapıklığa mahkûm etmişti. Şekilsiz taş ve ağaçlara Allah’a ulaştıracak aracılar olarak tapan müşrikler, şekil gördüklerinde, ne yapmazlardı ki, bir suret gördüklerinde damarlarındaki şirk kanı kaynamaya başlıyor, yerlerinde duramıyorlardı. İşte resim yasağının temelinde yatan sosyal gereklilik buydu. İnsanlar şu ortamda Dünya’yı görsel yayınlarla tanıyor ve kendilerini tanıtıyorlar, insanoğlunun uzay yolculuğu canlı yayınla gerçekleşti. Böyle olmasaydı insanlar nasıl bu olaya inanacaklardı. Bugün resimli görsel yayınlar, bilimin temel çatısı olmuştur.Şu bir gerçek ki bugün resimli görsel yayınlar mobeseler kameralar insanların güvenliğini sağlamaktadır. Bunun aksini söyleyecek bir tek insan yoktur. Allah bu ilmi insanlara bir ikram olarak sunmuştur. Ancak sizin onu doğru alanlarda kullandığınıza bağlıdır. Sözün özü Müslüman’ın hayat ve hakikat tasavvuru eşyanın görünen kısmına odaklanamaz.Hz Peygamberin bu tavrı esasen sadece resme indirgenemez. Bu tavır görselliğe yönelik bir tavır olarak okumak daha isabetli görünüyor. Özellikle görüntünün büyüsüne kapıldığı için bir türlü kendine gelemeyen modern zamanın insanları göz önüne alındığında, resme karşı olan Peygamber tavrının hikmeti daha bir anlaşılır oluyor. Neden resme karşı mesafenin insan’ın temel zaaflarına dair illeti resim üzerinden insan’ın temel zaaflarını okuyan batılılar sözlerine şöyle bir bakmak ta fayda vardır.Fotoğraf üzerine adlı eserinde, SUSAN SONTOĞ şöyle der.Resim bizim dışımızdakini ele geçirme tutkusunu ifade eder. Ele geçirme tutkusu sahip olma tutkusudur. Bizzat kendisine sahip olamadığının görüntüsüne sahip olayım mantığıdır. Ayrıca anı mutlaklaştırmak resim anı mutlaklaştırır. Zira resim anı dondurur. Allah ise insan’ın her hangi bir ana mahkûm olmasını hoş görmüyor.Resim zahiri temsil ettiği için, yapan sanatkârı teşhirci onu seyredeni de röntgenci yerine koyar. Yunan ve Roma kültürü kilisenin içine resmi sırtında taşıdı. Kilise’nin içine sokulan resim, Hıristiyan üçleme akidesini destekliyordu.Kilise resmi okuma yazma bilmeyen cahil kitlelere Hıristiyan dinini anlatmanın bir yolu olarak kullandı. Bu aynı zamanda kutsal kitap ile cahil kitleler arasındaki aracılığı sürdürmenin de, garantili bir yöntemiydi. İş bu noktada kalmadı, Kilisede ki insan’ın tanrının yerine getirip Truva atı olarak kullandı.Hz İsa’yı Tanrının oğlu, Tanrı ilan ederek insan’ın tanrılaşmasının önünü açmıştır.Hangi şeyi yüceltirsen kutsarsan o senin putun olur. Resim ve heykel de böyledir. Hayatın her alanında resim vardır. Zira doğarsınız bebek resmi çekilir, gelişirsiniz gençlik resmi çekilir,Askere gidersiniz asker resmi çektirirsiniz, buda yetmez evlenirsiniz resim çekersiniz. Daha sonra da Dinci olur resme günah dersiniz. Kaynak M. İslam oğlu Esma-i Hüsna 3inci cilt.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız