TÜRKİYE'DEKİ CEMAATLERİ KİM KONTROL EDECEK

Yayınlanma: 12.08.2018 16:52 Güncelleme: 13.08.2018 07:23

De ki ey kitap ehli Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapma, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın. (5-Maide/77.)Dininizde aşırı gitmeyin. İşte Rabbimiz bizlere öyle bir kitap göndermiş ki, bizler onun ışığında başarıya ulaşacağımız, mutlu ve huzurlu olacağımız çok açıktır. Fakat bizler Kuranı Kerim okumayı terk ettik.Ve (O gün) Rasul diyecek ki; Ya Rabbi Benim toplumum bu Kuran’ı yalnızlığa mahküm etti. (25-Furkan/30.)Allah hiç kimseyi cemaatler biterse İslam biter sanacak kadar gaflete düşürmesin. İslamın koruyucusu Allah’tır, cemaatler değil.Nitekim tarikat ve cemaatlerin çok olduğu ülkelerde hoşgörü ve iç huzur yoktur. Cemaatler, masumane olarak kurulurlar, sonradan güçlenmek için devlete sızmaya çalışırlar. Devlet içinde güçlenen cemaatler, kendilerini çok iyi gizlerler, daha sonra da iç kargaşalar çıkararak devleti ele geçirmek isterler. Cemaat ve tarikat liderleri müridlerinin çoğunluğu okumuş diplomalı insanlardır. Bunları tapınak şövalyeleri gibi hazırlar ve sırası gelince de her şeytanlığı bunlara yaptırırlar.Son iki yılda olan olaylar bunu teyit eder. Bunun en belirgin hali, 15 Temmuz darbe kalkışmasıdır ve Adnan Oktar olaylarıdır.Tarikatlar ve cemaatler, fitnenin kapısıdır. Tarikat ve cemaatlerin karnı kinle nefretle doludur, sevmedikleri topluluklara ve kişilere nefret ve kinlerini kusarlar ve iftira ederler, ortalığı karıştırırlar.Her cemaatin bir amacı vardır, her cemaatin insanları değişik kandırma yöntemleri vardır. Bunların liderleri çalışmaz onun bunun sırtından geçinen cübbeli din istismarcısıdır.Tarikat ve cemaatler, halktan sürekli olarak para toplarlar, topladıkları paralar ile ekonomik durumları hatırı sayılır derecede güçlerine güç katarlar. Tarikat ve cemaatler fakir olan insanlara bir ekmek bir simit bile vermezler. Aksine fakir olanlardan bile kendilerine yardım etmelerini isterler. İnsanlara bir ekmek ve simit vermeyenler, İnsanlara cennet vaat ederler.Tarikat ve cemaatlerin hiçbirisi tevhit dinini yaşamazlar, şeyh efendilerin görüşleri onların dinidir. Şeyh efendinin türbesini ziyaret etmek ise cennete giden yolda (sıratı müstakimde)yürümektir.Cemaat şeyhleri aynı Yahudi hahamları gibi kitabı kendilerinden başkalarına okutmazlar, hatta bizdekiler, kendileri de Kuranı Kerimi okumazlar. İndirilen dine değil, uydurdukları dini anlatırlar.İslam âlimleri, çeşitli cemaat ve tarikatlar ve insanlar tarafından dışlanınca meydanlar cemaat ve tarikatlara kaldı. Mezhep, meşrep, tarikatlar ve cemaatler ise İslam ülkelerini ne hale getirdikleri de ortada.Başkalarının görüşlerini Din gibi sumak Dine, yapılacak en büyük kötülüklerdendir. Ben insanların yarattığı Tanrıya değil, İnsanları yaratan Allah’a inanırım.Bunlar Kuran okusalardı, Cehenneme ilk yuvarlanacak kişilerin Şeyhleri olduğunu anlardı.Türkiye’de Diyanet işleri başkalığı Türk halkını yeterince aydınlatmadığı için, meydan bunlara kalmıştır, hâlbuki bunların panzehiri Diyanet İşleri Başkanlığı olmalıydı.Sizlere, Hz. Süleyman’dan bir, hikâye anlatayım.Hz. Süleyman zamanında bir kuş, kanadını bir sofinin kırdığından şikâyet ile Hz. Süleyman’a gelmiş. Hz. Süleyman da o kuşun şikâyetçi olduğu sofiyi huzuruna getirip sormuş; Bak bu kuş senden şikâyetçi. Niye bu kuşun kanadını kırdın?Sofi, cevap vermiş; Sultanım, Allah bu mahlûkatı, bizim avlamamızı helal kılmıştır. Ben bu kuşu avlamak istedim, önce kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı. O esnada da kanadını incittim. Ona kaçması için fırsat verdim, fakat o bekledi. Adeta gel beni tut, ne istiyorsan yap, dedi. Bunun üzerine Hz. Süleyman, kuşa hitaben demiş ki; Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sincice yaklaşmamış.Şimdi kolun kanadın kırıldı diye şikâyet ediyorsun. Kuş, Hz. Süleyman’a şöyle cevap vermiş; Efendim, ben onu sofi kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı o zaman hemen kaçardım. Fakat bundan bana zarar gelmez diye öylece bekledim.Hz. Süleyman, bu savunmayı beğenmiş ve kuşu da haklı bulmuş. Kısasın yerine gelmesi için; Kuş haklı. Hemen bu sofinin kolunu kırın, diye emretmiş.Kuş o anda; Efendim, böyle yapmayın, diye feryat etmeye başlamış. Ne yapayım? Diye sormuş Hz. Süleyman. Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapmaya kalkar.Bu söz üzerine Hz. Süleyman; Peki ne yapalım? Diye sormuş tekrar, Kuş bu sefer şöyle cevap vermiş; Siz bunu sofi kıyafetinden, Libasından sıyırın. Sıyırın ki benim gibi kuşları aldatmasın.   

Devamını Okumak İçin Tıklayınız