" Yetti gāri "!
13 mart 2014 günü ortam dinlemesiyle kayda alınıp 27 mart 2014 günü sanal medyaya düşen ve resmen doğrulanan ses kaydı.. dışişleri bakanı ve müsteşarı, mit müsteşarı ve genelkurmay 2. başkanı'nın mahrem ve güncel bir konuda, suriye ve süleyman şah türbesi sorunuyla ilgili görüşme.. birer cümleyle gerçeğin iki yönü: ilkinde, mahrem görüşmeyi sızdırmayı casusluk eylemi olarak nitelendirsek bile ya ikincisi, görüşenlerin yeterlilikleri, vukufiyetleri, sarfettikleri akla ziyan derecesindeki bazı sözleri(!) nasıl değerlendirilmeli, ne şekilde(!) nitelendirilmeli.. hukuki değerlendirmenin yanısıra siyasi ve ahlâkî yönü gözardı edilebilecek gibi mi..? sorunun bir yüzünü gösterip öteki yüzü ört-bas edilmemeli.. sorunun görünen yüzünde akla ziyan derecesinde güvenlik zaafiyeti.. sorunun öteki yüzünde bir kişi hariç toplumun "çok şey" zannettiklerinin aslında "hiçbir şeymiş" dedirten görüşleri.. aman Yâ Rabbî! güvenliğimiz bu kişilere mi emanet..? * hayatî bir dış politika sorununun nasıl bir iç politika malzemesi yapılarak 17 gün sonraki seçimin kozu yapmaya tevessül eden en yetkili isimlerin acziyeti, fikrî/düşünsel, donanımsal zaafiyeti mi diyelim..? * sadece 2 yıl içinde, ülkenin el ele kol kola barış tablosunu silip '4 adam ile 8 roket attırırım olur biter' provokasyonundan medet umar hale getirilmesinin tarihî ibretlik öyküsü mü diyelim..? * 'işin cılkının nasıl çıktığı anlaşılıyor' mu diyelim..? * birilerinin cıscıbıldak görüntüleri beklenirken devletin cıscıbıldak edildiğinin görüntüleri mi diyelim..? * stratejik derinliği değil ama dipliğini gördük mü diyelim..? * sıfır sorundan sırf soruna nasıl gelindiği mi diyelim..? * 'ben'i kurtarmak için 'biz'i feda mı diyelim..? * 'gelecek seçimler'i kurtarmak için 'gelecek nesiller'i feda mı diyelim..? * içinden bi'türlü çıkılamayan kişisel hesabı toplu/m hesabın içine katıp ibra! çabası mı diyelim..? * kişisel çıkarları ulusal çıkarlar kılıfına sokup seçim sandığı ile p/aklamaya çalışmak mı diyelim..? * istikbal endişesini istiklal mücadelesine çevirme çabası mı diyelim..? * üç gün daha koltuk için herşey feda olsun mu diyelim..? * güvendiğimiz dağlara kar yağmış mı diyelim..? * uçurumu göremeyenlerin macerası mı diyelim..? * ne zannediyorduk meğer neymiş'in resmi mi diyelim..? * 'biz bu işi beceremiyoruz'un itirafı mı diyelim..? * yönetilmiyor, 'idare ediliyoruz' mu diyelim..? * gülüyoruz ağlanacak halimize mi diyelim..? * ipliğin pazara çıkarılması mı diyelim..? * evlere şenlik mi diyelim yoksa gülelim mi ağlayalım mı..? dehşet ölçeğinde irtifa kaybı, kırk katır mı kırk satır mı tercihi.. böylesi vehamet karşısında ne yapılmalı..? 'yolun inişi mi yoksa yokuşu mu' diyenlere, 'bu yolun düzü yok mu' deme zamanı değil mi..? böylelerini denklemin neresine koymalı..? yönetenlerin görevi yolu düzeltmek ise, ki öyle, yönetemeyenlerin varlık nedeni ortadan kalkmıyor mu..? ne savaş için seçim, ne seçim için savaş.. edi bese! ne kırk katır, ne kırk satır.. yetti gâri! yolun düzünü istiyoruz, düzünü..! E-Posta: ramazantoprak19@gmail.com