TİGAD Başkanı Okan Geçgel ile birlikte, Belçika Büyükelçiliği, “Avrupa-Türk Basın Birliği” kuruluş çalışmaları, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığına sunduğumuz, “Doğu Ekspresi Projesi” ile ilgili görüşmeleri tamamladık. Dönüş yolundayız.
Bu kez rotayı değiştiriyoruz.
“Kaman üzerinden gidelim” diyorum.
Konya yoluna dönüyoruz. Gölbaşı üzerinden Kaman yoluna dönüş yapacağız.
Kaman kavşağına yaklaşmak üzereyiz, bu kez “Aksaray üzerinden gidelim. Aksaray’da gazetecilerin abisi Ali Genç’i ziyaret eder, Nevşehir’e, oradan Kayseri’ye geçeriz” diyorum.
Yolu uzatmak, farklı yerleri görmek için can atıyoruz.
Aksaray’da, Gazeteci dostumuz Ali Genç’i ziyaret edip birlikte çay içip sohbet edeceğiz.
Konya Ovası’nın derinliklerinde hızla yol alıyor, bu koskoca ovanın böylesine kaderine terk edilmiş olmasına sinirleniyor, kızıyoruz.
“Bu ova, Hollanda’da olsa, şöyle tarım yapılır, tarımsal ürünler endüstriyel ürünlere şöyle dönüştürülür, bu ovadan nerede ise tüm dünyanın gıda ihtiyacı bile karşılanabilir” diyerek hayıflanıyoruz. Türkiye’nin tarım politikaları üzerine sohbet edip, eleştiri üzerine eleştiri yapıyoruz.
Tuz Gölü’nün kenarından Şereflikoçhisar’a, oradan Aksaray’a gideceğiz. Bu koyu sohbet içinde zaman su gibi akıp geçmiş.. Bu kez karşımızda, “Ilgın” yol levhası var. Yine karar değiştiriyoruz.
“- Ilgın’a gidelim. Oradan Sultanhan ve daha sonra Aksaray…”
Ilgın’a yaklaşırken karşımıza Eskil levhası çıkıyor. Ara yoldan giriyor ve direksiyonu Eskil’e doğru çeviriyoruz.
Başkanı Mustafa Zavlak eski bir arkadaş. Telefon ile arıyoruz. Bizi bekliyor.
Eskil, Aksaray’ın en büyük ilçelerinden birisi. Tuz Gölü’nün batısında, göz alabildiğine uzanan düz ve sulak bir ovanın kenarında kurulmuş, yaklaşık 15 bin nüfuslu, düzgün ve bakımlı caddeleri, modern binalarla kaplı şirin bir ilçe. Alış veriş merkezleri, eski kasabaları andıran tek katlı sıra sıra dükkanlar, tarım ilaçları, zirai aletler, gübre satan işyerleri ile dikkat çekiyor. Eskil halkı, tarım ve hayvancılık yaparak hayatını kazanıyor. Eskil çevresinde çok sayıda küçük ve büyük baş hayvan çiftlikleri bulunuyor.
Eskil Belediye Başkanı Mustafa Zavlak, genç bir isim. Mali Müşavir. Yaklaşık 10 yıldan bu yana siyasetin içinde. Önce AKP İlçe Başkanı seçilmiş. Ardından MHP’ye geçerek belediye başkan adayı daha sonra MHP’den Aksaray 2. Sıra milletvekili adayı olmuş. MHP’den AK Partiye’ye geçiş ve son yerel seçimlerde AK Parti’den Eskil Belediye Başkanı..
Koyu bir sohbet başlıyor. Siyasi hayatı boyunca yaşadığı ve karşılaştığı olayları yeniden yaşıyormuşçasına, zaman zaman gülerek, zaman zaman duygulanarak bazen de komik bir anı olarak anlatıyor.
Yoksul bir çiftçi ailesinin çocuğu. Eskil’e bağlı Koçlar Yaylası’nda doğmuş. İlkokul günlerini anlatırken çok heyecanlanıyor. Koçlar Yaylası’ından Eskil’e okula gelebilmek için yaz-kış, her gün 5-6 kilometre yürüdüğü günleri, Eskil kavşağından geçecek bir aracı umutsuzca nasıl beklediğini anlatıyor.
“-Bir gün gücüm yeterse, Koçlar Yaylası’ndan okula giden çocuklar için mutlaka bir servis aracı sağlamalıyım” diye düşündüğü hayal kurduğu günleri anlatıyor.
Ve, devam ediyor.
“Bugün, gücüm var. Bu bölgeye servis koyacak karar mekanizmasının başındayım. Ancak, bu defa Koçlar’dan okula gelebilecek çocuk kalmadı” diyor ve köyden kente göçün yarattığı sorunları tek tek sıralamaya başlıyor.
Vedalaşıyoruz..
Rotamız Sultanhan..
Selçuklular döneminde yapılmış en büyük kervansayaray’ın Aksaray Sultanhan olduğunu biliyor muydunuz? Sultanhan restore edilmiş ve turizme açılmış. Önünde fotoğraf çeken çok sayıda yerli ve yabancı turist var. Sultanhan, aynı zamanda bir “Halı Müzesi”ne dönüştürülmüş. Dünya’nın en nadide halılarından oluşan ve değer biçilemeyen müthiş bir “Halı Kolleksiyonu” burada sergileniyor.
Sultahan, sadece Türkiye’de değil, dünya da , “Halı Restorasyon, Bakım ve Onarım Merkezi” olarak tanınıyor. Halkın büyük bir bölümü hayatını bu alandan kazanıyor. Sultanhan için önemli bir sektör, önemli bir iş kolu.. Dünya’nın dört bir yanından gelen paha biçilmez halılar, burada restore ediliyor.
Belediye Başkanı Fahri Solak’ın bize yemek sözü var.
”-Kaymakam bey ile birlikteyiz. Yarım saat sonra buluşalım. Borcumu ödemeye hazırım” diyor. Sultanhan önünde fotoğraf çeken turistleri izliyor, ilçe meydanında küçük bir yürüyüş yapıyoruz. Gazeteci arkadaşımız Hüseyin Tosun ile buluşuyor, Belediye’ye geçiyoruz.
Belediye Başkanı Fahri Solak, farklı ve ilginç bir kişilik. İngilizce, Fransızca, Almanca hatta Çince ile birlikte çok sayıda dil biliyor, ana dili gibi konuşuyor.
İş hayatına, Sultanhan’da yaygın ve önemli bir iş kolu olan halı restorasyon işi yaparak başlamış.
Siyasette istikrarlı bir çizgisi var. AK Parti İl Yönetim Kurulu üyeliği ile başlayan siyasi hayatında hızla yükselmiş. Önce il başkan yardımcılığı, daha sonra il başkanlığı ve belediye başkanlığına uzanan bir süreç.
Sultahan, merkez ilçeye bağlı küçük bir belde iken, Başkan Fahri Solak’ın büyük çabaları ile İlçe yapılmış. Tam 10 yıldan bu yana belediye başkanı. Oy oranı yüzde 60-70’lerin hiç altına düşmemiş.
Belediye Başkanı Fahri Solak, klasik belediye başkanı tipinden uzak, entelektüel birikimi olan, sosyal çevresi çok geniş, insan ilişkileri, dünya görüşü ve hayata bakışı ile çoğu insandan ayrılan çok önemli farklılıkları var. Güçlü bir sanat yönü söz konusu.
Anadolu’nun bozkırında, Sultanhan’ı adında küçük bir ilçede yaşan Fahri Solak’ın ünü, dünyanın dört bir yanına yayılmış, İngiltere Kraliyet Ailesi’ne, Birmingham Sarayı’na kadar ulaşmış, bu O’nu Kraliyet Ailesi’nin Türkiye’deki nadir dostlarından birisi yapmış.
İngiliz Kraliyet Ailesi ile bu yakınlaşması, O’nun önüne büyük imkanlar sunmuş. Birmingham Sarayı’nın restore edilmesi gereken tüm halıları başkan Fahri Solak tarafından bizzat onarılmış, bakımı yapılmış.
Başkan Fahri Solak, tüm dünyada, “Birmingham Sarayı’nın halılarını restore eden Türk” olarak tanınıyor. Kraliyet Ailesi ve Birmingham Sarayı ile olan ilişkileri bugünde aynı düzeyde devam ediyor.
Başkan Fahri Solak ile Kraliyet Ailesi arasındaki bu sıcak ilişki, sadece o tarihi halıların onarılması ile kalmamış, Kraliyet Ailesi’nin tüm özel günlerine, doğum günü, evlilik ve benzeri günlere davet edilecek isimler arasına girecek kadar ileri taşınmış. Kısacası, İngiltere Birmingham Sarayı’na davet edilecek isimler arasına yani, “A protokol” listesine yazılmış.
Başkan Fahri Solak ile İngiliz Kraliyet Ailesi arasındaki ilişkileri ve ilgili anıları dinlerken kendisine olan hayranlığım daha da artıyor.
Sultanhan’da sergilenen, değer biçilemeyen halılardan oluşan “Halı Kolleksiyonu”da Başkan Fahri Solak’a ait. Sultanhan’ın sütunları üzerine özel korumalı çerçeveler içinde sıralanan birbirinden nadide halılar, ziyaretçilerin gözlerini kamaştırıyor. Kolleksiyonu görmek için dünyanın dört bir yanından gelen kolleksiyoner ve halı meraklıları, “Türkiye’nin küçük bir ilçesinde bu kadar kıymetli bir kolleksiyonun bulunması bizleri şaşkına çeviriyor. Bu eserler, Dünya’nın en önemli müzelerinde sergilenmeli ve halı severlerle buluşturulmalı” diyerek hayranlıklarını dile getiriyor.
Birmingham Sarayı’nın halılarını döşeyen Türk Başkan Fahri Solak’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili ilginç bir anısı var. Anlatmasını istedim, dinlerken, hem heyecanlandım, hem de cumhurbaşkanımız Gül’ün böylesine ihtişamlı bir şekilde karşılanmış olmasından ve cumhurbaşkanımıza verilen önemin, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkına gösterilmiş olmasından dolayı gurur duydum. Hele hele bir Kayserili oluşu, göğsümü öylesine kabarttı, öylesine kabartttı ki, o duyguyu anlatmam, ifade etmem, yazıya dökmem imkansız…
“-Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’in İngiltere ziyareti öncesi Birmingham Sarayı’ndan bir davet aldım. Yanılmıyorsam, 2011 yılı idi. Birmingham Sarayı’na kabul edildim Benden çok çok özel bir halı dokumamı, bu halının Türk motifleri ile süslü, bir benzeri olmayan nadide bir halı olmasını gerektiğini ifade ettiler.
Merakımı yenemedim, sordum.
Neden böylesine değerli bir halıya ihtiyaç duyulmuştu?
Cumhurbaşkanımız Gül, Kraliçe Elizabeth ve eşi Edinburg Dükü Prens Philip tarafından Birmingham Sarayı’nda devlet töreni ile karşılanacak ve ağırlanacaktı.
Tasarımı ve dokumasını yapacağım bu özel halı, Cumhurbaşkanımızın Birmingham Sarayı’na girişi sırasında yere serilecek ve Cumhurbaşkanımız Saraya girerken, ilk adımını bu halı üzerine basarak yapacaktı. Bu ne demekti? Bu Türkiye’ye, O’nun Cumhurbaşkanı ve halkına olan sıcak ve yakın ilginin, dostluğun, samimi duyguların bir ifadesi sayılıyordu. Cumhurbaşkanımızın, Birmingham Sarayı’na girişi sırasında kendi evine giriyormuş duygusu içinde hareket etmesi amaçlanıyordu. Nitekim, Cumhurbaşkanımız Gül, Birmingham Sarayı’na girerken ilk adımın kendi evine giriyor gibi bu halı üzerine basarak yaptı. Cumhurbaşkanımız ve saygıdeğer eşleri Hayrünissa Gül, Kraliyet Ailesi tarafından Birmingham Sarayı’nda misafir edilen nadir konuklardan birisi olarak ağırlandı.
Bu ziyaret sonrası Cumhurbaşkanımız Gül ve eşi ile sıcak bir bağım oluştu. Kraliyet Ailesi’nin olduğu gibi Cumhurbaşkanımız, en özel günlerde beni hatırlar, özel günlerine katılmam için davet gönderir. Bu beni mutlu eder.. İnsanların sahip olduğu en değerli varlıklar anılarıdır. Unutamam…”
Birmingham Sarayı’nın halılarını döşeyen, dünyanın en önemli halı kolleksiyonuna sahip olan küçük bir ilçenin belediye Başkanı Fahri Solak ile iletişim bilgilerimizi birbirimize veriyor ve dostluğumuzun sürmesi temennisinde bulunarak vedalaşıyoruz. Başkan, ayrılmadan önce özel bir kahve fincan takımı armağan ediyor.
O yoğun yaşanan anıları dinlerken yemeği unutuyoruz. Dışarı çıkınca, “Hani başkan bize yemek ısmarlayacaktı” diye birbirimizle şakalaşıyoruz. Gazeteci arkadaşım Hüseyin Tosun, şakayı ciddiye alıyor, caddenin köşesindeki restorana götürüyor.
Gün bitmek, karanlık basmak üzere.
Aksaray’da Ali Genç’i rahatsız etmeden, geçip gidelim istiyoruz. Ali abi izin vermiyor. “Çay içmeden olmaz” diyor.
Aksaray kavşağında bir yol lokantasında buluşuyor çay içiyor, biraz da dedikodu yapıyoruz.
Hani bir şarkı var ya, “Yılları bir güne nasıl sığdırdın..” sözleri ile başlayan..
Bizde, onca yılı bir günde yaşayarak huzur içinde şimdi evimizdeyiz...
Yorumlar
Kalan Karakter: