Tıp alanı ikinci dünya savaşından sonra hız bir gelişim ivmesi yakaladı. Savaş ortamının oluşturduğu şartlar yeni yöntemler bulunmasına zemin hazırladı. Devam eden yıllarda ise alt bilim dalları daha özelleşerek yeni uzmanlık alanları meydana getirdi. Her bilim dalı kendi içinde yenilerini oluştururken bu alanların uzmanları da çok zaman geçmeden çoğaldı. Fizik tedavi ve rehabilitasyon alanı da bu dönemden sonra en çok gelişen bilim dallarından oldu. Çok geniş bir kesime hitap etmesi onu vazgeçilmez kıldı.

Estetik kaygılar içinde en önemlilerinden bir tanesi de moda uygun şekilde bir görüşe sahip olmaktır. Bu kimi zaman biraz kilolu iken kimi zaman aşırı diyebileceğiz düzeyde bir zayıflıktır. Normal kilo aralığında olmak ise her sağlıklı birey için bir zorunluluktur. Kilo problemiyle karşılaşmak ise günümüz toplumunda oldukça yaygındır. Batı toplumlarının en çok mustarip oldukları sağlık sorunların biride obezitedir. Bu kilo sorununu çözmek hem estetik olarak hem sağlık sorunları açısından bireylerin en önemli gündemi olma yolundadır. Devletler bile kilo problemi ve bundan kaynaklı hastalıklarla baş edebilmek için bu alanda yatırımlar yapmaktadır. Sebepleri üzerine çok kafa yoruluyor ve birçok açıklama getiriliyor olsa da bizim üzerine duracağımız nokta kilo verme de ve kiloyu koruma da en etkili yöntem olan egzersizdir.

Kilo sorunu olan ya da kilosunu korumak isteyen bireyler yapacakları egzersizleri nedense hep kulaktan dolma bilgilerle yapılıyor. Sanki her birey robotmuş gibi kalıp bir program verilerek gönderiliyor. Bunu sağlık camiasında da görüyoruz. İşin uzmanı olan Fizyoterapist olmadan egzersiz ve spor önerileri verilerek bireyler doğru yönlendirilmiyor. Bu şekilde verilen basmakalıp programları uygulayan ya da uygulamaya çalışan bireyler ne yaptıklarının bile farkında olmadan kendilerine zarar verebilirler. Kişinin postür analizi yapılmadan kardiyovasküler sistemi değerlendirilmeden ve dahası musculoskeletal sistem detaylı incelenmeden öylece program çizmek büyük bir hatadır. Edinilmiş sağlık problemleri ya da edinilmek üzere olan sağlık problemlerini ise bilmeden asla kişiye bir egzersiz reçetesi verilemez. Bu örnekleri daha da uzatmak mümkün ancak işin temeli bir bireye fizyoterapist değerlendirmesi olmadan bir egzersiz reçetesi vermek büyük bir hatadır.

Sağlık başlı başına bir değerdir. Bu değeri korumaksa hareketle olur. Kilo kontrolünde ise fiziksel hareket vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Fiziksel hareket programı ise işin uzmanı olan fizyoterapist tarafından verilmelidir. En kısa zamanda her aile hekimliğinde ve ilgili branşlarda istihdam yapılarak bu sıkıntılı durumun ortadan kaldırılması gerekiyor. Her şeyi ise devletten beklememek gerekiyor. Bilinçli bir toplum olarak haklı talebinizi yetkililere ulaştırabilirsiniz.

Sağlıklı mutlu ve ağrısız günler dileğimle…