Ülkemizde 19 yıl içinde fikir ve inanç ile ibadet hürriyeti ve diğer hürriyetlerin şu anki Pamuk ipliği durumundan kurtarılması için mutlaka yasamada millet iradesinin üstünde hiçbir yeryüzü gücünün olmayacağı yeni tam sivil ve tam demokratik bir milli ve yerli anayasa yapılması. 

  Bu Anayasamıza bağlı olarak çıkartılacak yeni yasalarımızdaki milletimizin maddi ile manevi yönden maksimum haklara ve maddi ile  manevi imkanlara kavuşmaların sağlanmasının yanında nüfus artışları bu hızla devam ederse ve kendilerinin ülkemize tamamen gelmelerine sebep olacak çok, çok olağan üstü bir durum olmaz ise yakın bir zamanda sayıları 10 milyonu geçecek olan ağırlığı Batı Avrupa ülkeleri olmak üzere yer yüzüne dağılan gurbetçileriz içinde Anayasamızda yeterli sayıda maddeler bulunmalı.!!! 

   Bu anayasa maddelerine uygun olarak çıkartılacak kanunlarla gurbetçilerimizin ülkemize olan bağlılıklarının ve dolayısıyla maddi ile manevi katkılarının devam etmesinin teşvik edilmesi sağlanmalı. 

     Ayrıca gurbetçilerimizin bulundukları ülkelerin hükümetleri nezdinde yapılacak girişimlerle haklarının maksimum şekilde korunmasının sağlanmasıyla ülkemiz için bulundukları yerlerde her anlamıyla bizim için bulunmaz nimet olan Gurbetçilerimizin Türkiye ile samimi ilişkisinin onlarca hatta mümkün olabildiğince asırlarca kesilmemesi sağlanmalı. 

     Bunun içinde kurucusu bulunduğum 1989-95 yılları arasında yayınladığım döneminin gurbetçiye yönelik ilk ve tak özel müteşebbis gazetesi olan “Vatandan Selam” gazetesinin manşetinden 1989 da verdiğim haberde öneminin belirtildiği gibi gurbetçilerimizin bulundukları ülkelerdeki nüfus sayılarına göre seçim bölgesine ayrılarak. 

      Bu sayılarına göre Türkiye’deki kişi başına verilen bir milletvekilliği adaylığı göz önüne alınarak gurbetçilerimiz inde kendi içlerinden aynı sayıyla orantılı olarak bulundukları ülkelerden seçtikleri temsilcileriyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde(TBMM) temsil edilmeleri sağlanmalı. 

     Buralardan seçilecek olan milletvekillerinin genelinin aynı zamanda seçildikleri ülkenin de vatandaşı da olacaklarından siyasetçi olarak TBMM sinde seçildikleri bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın haklarını daha iyi savunacakları gibi seçildikleri ülkelerin parlamento ve hükümetleri nezdinde de siyasi kimliklerinin yanı sıra o ülke vatandaşı olarak girişimlerde bulunacaklarından başarıları da duble olacaktır. 

     Bu ve buna benzer ilişkileri kuvvetlendirecek çalışmalar yapılırsa onları ve onların desteğiyle çok yakında olmasa da orta vadede Avrupa’nın patronu oluruz. 
     Aksi durumunda yerimizde sayar, dünyanın kölesi oluruz. 

     Gurbetçilerimizin bulundukları ülkelerdeki nüfusları Türkiye deki nüfusa düşen milletvekili sayısına bölünerek buralarda her milletvekilliği için seçim bölgesi oluşturulması ülkemizin AB ve diğer medeni ülkelerin Patronu veya kölesi olmasındaki tercihine bağlı. 
  
   Kölelik ve Patronluk konusunda gerekli tercihin zaman geçirilmeden yapılırken aklın gereğinin tercih edilmesiyle, Hak ve hakikatin emri ne ise onun yapılması dileğiyle. 
   Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun.