Yunus Emre’nin kabrine dair, Eskişehir-Sivrihisar, Karaman, Bursa, Manisa-Kula Erzurum Duzcu köyü, Isparta-Keçiborlu, Sandıklı, Ordu-Ünye ve Sivas Hafik’teki türbe veya makamlar iddia edilen yerler arasındadır. Adı geçen yerler arasında Sivrihisar, Karaman ve Kula’ya ait olmak üzere akademik çalışmalar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Yunus Emre ve tasavvuf tarihimiz üzerine çalışmaları ile bilinen Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Doğan Kaya (kaleme aldığı 29 kitap ve diğer bilimsel çalışmaları için bkz., http://www.dogankaya.com/), Âşık Edebiyatı Araştırmaları isimli eserde yazdığı ve aşağıda özeti eklenmiş olan ‘Yunus Emre’nin Aksaray Ortaköy’deki Mezarı Üzerine Düşünceler’ adlı makalesinde, “Yunus Karaman’dadır” ya da “Yunus Eskişehir’dedir” diyenlerin karşı tezlerle birbirlerinin iddialarını çürüttüklerini ifade etmektedir. Aynı şekilde Refik H. Soykut, 1982 yılında Emrem Yunus isimli bir kitap kaleme almıştır. Söz konusu eserinde Soykut, Yunus Emre merkadi ile ilgili sair fikirleri tahlil etmiş, Yunus Emre’nin kaynaklarda adı geçen yaşam alanlarından hareketle Âşık Yunus’un Aksaray’da medfun olabileceği sonucuna varmıştır. Bütün bunların yanı sıra, geçtiğimiz günlerde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Kemal Tavukçu, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde katıldığı ‘Hangi Yunus?’ isimli panelde, kendi çıkarımlarına göre Yunus Emre’nin muhtemelen Aksaray’da medfun bulunduğunu belirtmiştir. Gündeme gelen son gelişme münasebetiyle, Dr. Doğan Kaya’nın kaleme aldığı adı geçen makalenin, yazarın onayı ile Kırk Bir Kere Aksaray dergisinde çıkan özetini yeniden kamuoyuna sunuyoruz;
YUNUS EMRE’NİN AKSARAY ORTAKÖY’DEKİ MEZARI
ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Yard. Doç. Dr. Doğan KAYA
Türk Tasavvuf Edebiyatının en büyük temsilcisi kabul ettiğimiz Yunus Emre’nin yattığı yer hususunda maalesef kesin bir neticeye varılamamıştır. Bunun sebebi, eldeki iddiaların yetersizliği ile mevcut iddiaların, karşı tezlerle birbirlerini geçersiz kılmasıdır.
Yunus Emre’ye ait Anadolu’nun muhtelif yörelerinde çok sayıda makam veya mezardan bahsedilir. Zikredilen yerler içinde bugüne kadar daha ziyade, Eskişehir ve Karaman’daki türbeler üzerinde durulmuştur. Bununla beraber bugün, “Yunus Karaman’dadır.” ya da “Yunus Eskişehir’dedir” diyenler, karşı tezlerle birbirlerinin iddialarını çürütmüş durumdadırlar.[1] Dolayısıyla Yunus, ne Eskişehir’de ne de Karaman’dadır. O halde Yunus Emre’nin yattığı yer neresidir?
Bizim burada üzerinde duracağımız yer, Aksaray ili Ortaköy ilçesinin Reşadiye köyüdür. Araştırmacılar burası üzerinde derinlemesine bir araştırma yapmamış, Yunus Emre’nin Ortaköylü olması ihtimali üzerinde hemen hemen hiç durmamışlardır.
Vilayetnamedeki Yunus
Yunus Emre’nin yattığı yer hakkında elimizde sağlam belgeler bulunmamaktadır. Müracaat edilen eserlerin başında ise Hacı Bektaş-ı Veli’yi anlatan, onu yücelten Vilâyetname isimli eser gelir.
Söz konusu Vilayetname’nin 48 ve 49. sayfalarında Yunus Emre’den söz edilmektedir. Onunla ilgili olarak, kendi eserleri dışında, o döneme çağdaş tek tarihî belge olması dolayısıyla aynen vermeyi uygun görüyorum:
“Sivrihisar’ın kuzeyinde Sarıköy derler, bir köy vardı. O köyde doğmuş Yunus Emre adlı biri vardı. Bu erin mezarı da gene doğduğu yere yakındır. Yunus, ekincilikle geçinir, yoksul bir adamdı. Bir yıllık kıtlık olmuştu, ekin bitmemişti. Hacı Bektaş’ın vasfını o da duymuştu. ’Gideyim, biraz bir şey isteyeyim’ dedi. Bir öküze alıç yükledi, vara vara Karaöyük’e geldi. Hünkâr’a;
-‘Yoksul bir adamım, ekinimden bir şey alamadım, yemişimi alın, karşılığını lütfedin, ehlimle ayalimle aşkınıza yiyeyim’ dedi.
Hünkâr emretti, alıcı yüklediler. Bir-iki gün sonra Yunus, memleketine dönmeyi kararlaştırdı. Hünkâr bir derviş gönderdi.
-‘Sorun’ dedi, ‘Buğday mı verelim, nefes mi?’
Yunus’a sordular. ‘Ben nefesi ne yapayım, bana buğday gerek’ dedi.
Hünkâr’a bildirdiler. Buyurdu ki:
-‘Her alıcın çekirdeği başına on nefes verelim.’
Bunu söylediler. ‘Ehlim var, ayalim var, bana buğday gerek’ dedi.
Bunun üzerine öküzüne buğday yüklediler. Yola düştü. Fakat köyün aşağısına gelince hamamın öte yanındaki yokuşu çıkar çıkmaz; ‘Ne olmayacak iş ettim ben’ dedi. ‘Vilâyet erine vardım, bana nasib sundu, her alıcın çekirdeği başına on nefes verdi, kabul etmedim. Verilen buğday birkaç gün yenir, biter. Bu yüzden o nasiblerden mahrum kaldım. Döneyim varayım belki gene himmet eder.’
Bu fikirle dönüp tekrar tekkeye geldi. Buğdayı indirdi.
-‘Erenler’ dedi, ‘Bana himmet ettiği nasibi versin, buğday gerekmez bana.’
Halifeler, gidip Hünkâra bildirdiler. Hünkâr;
‘O iş, bundan böyle olmaz. O kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye sunduk. Ona gitsin. Nasibini ondan alsın’ dedi.
Halifeler, Hünkâr’ın sözünü Yunus Emre’ye söyledi. O da Tabduk Emre’ye gitti, Hünkâr’ın selâmını söyledi, olanı biteni anlattı. Tabduk selâmı aldı.
-‘Safa geldin, kademler getirdin. Halin bize malum oldu. Hizmet et, emek ver, nasibini al’ dedi.
Yunus, Tabduk Emre’nin tekkesinde odun çeker, arkasıyla getirirdi. Yaş ağaç kesmez, eğri odun getirmezdi. Kırk yıl hizmet etti.”
Bu anlatımda sözü edilen Sivrihisar ve Sarıköy, hemen belirtelim ki, Eskişehir Sivrihisar ve Sarıköy değildir. Bu, araştırmacıların “Acaba, Türkiye’de aynı özellikte bir başka yer daha var mıdır?” diye akıllarına getiremedikleri Aksaray’daki Sivrihisar ve onun kuzeyindeki Sarıköy, bugünkü ismiyle Sarıkaraman köyüdür.
Sivrihisar Köyü – Kalesi ve Sarıköy
Sivrihisar köyü, Aksaray ilinin Gelveri (Güzelyurt) ilçesine bağlı, buraya 5 km. mesafede bir köydür. Bu köyün kuzeyinde ve hemen üstünde halkın ‘kale’ dediği Sivrihisar Kalesi bulunmaktadır.
Sivrihisar Kalesini tetkik etmek için, buraya 1983 yılı Eylülünde bir ekiple gittik. Kale bugün harabe hâlindedir. Ancak mâzide önemli bir kale olduğu kesindir. Zira İbrahim Hakkı Konyalı, Selçuklular dönemi tarihçisi Aksarayî’nin Müsameretü’l-Ahbar isimli eserinden alıntı yaparak Sivrihisar’ın geçmişi hakkında şu önemli bilgileri vermektedir:
“Sivrihisar, Eyüphisar ile Niğde arasında büyük bir kale idi. Birçok asi Türk kuvvetleri oraya sığınmıştı. Mücirü’d-din, bu kale üzerine yürüdü… Bu kaleyi zapt ve eşkıyadan temizledi. Hisarı harap bir hale getirdikten sonra Aksaray’a geçtiler.
Aksaray Ortaköy’de Sivrihisar isimli bir yerin varlığı ile yukarıda metni verilen Vilâyetnâme’de, Yunus’un doğduğu yer olarak verilen Sivrihisar isimli kadim bir yerleşmenin adını geçmesi, konumuzla ilgili oldukça önemli bilgiler olmaktadır.
Vilâyetname’de sözü edilen Sarıköy, bugün Aksaray Ortaköy ilçesine bağlı olan Sarıkaraman köyüdür. Köyün asıl adı Sarıköy’dür. Buradan da anlaşıldığı üzere, Yunus’un hayatı ile ilgili olarak sahip olduğumuz bilgiler içerisinde yer alan ve yukarıdaki metinde adı geçen Sivrihisar’a bağlı bir Sarıköy bilgisini, Aksaray Ortaköy’ünde yine aynen görüyoruz.
Sarıkaraman köyünün kuzeyinde, 4 km. mesafede halkın “Ziyaret Tepe” dediği mevki bulunmaktadır. Yunus Emre’nin türbesi, işte bu tepe üzerindedir. Halk, yüzyıllardır burada yatanı Yunus Emre olarak bilir.
1982 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Paleontoloji Anabilim Dalı tarafından, türbede yatanın kemikleri üzerine yapılan inceleme sonucu yazılan raporda, bizim için oldukça önemli sayabileceğimiz bulgular ortaya konulmuştur. Raporun bir bölümünde şu bilgiler yer almaktadır:
“ Kültür ve Turizm Bakanlığının 3 Eylül 1982 gün ve 18-18 sayılı, ayrıca eski eserler ve müzeler Genel Müdürlüğünün 13 Eylül 1982 gün ve 02.3 (06) 7091 sayılı yazı ve onayları gereğince, Kırşehir merkez ilçe köylerinden Sulhanlı (Ulupınar) köyü yakınlarındaki 1267 rakımlı Ziyaret Tepe’de (Bugün Ortaköy sınırlarındadır) yetkili resmi ve bilim kurulu tarafından açılan Yunus Emre’ye ait olduğu söylenen mezardan alınmış 12 parça kemik, bilimsel incelemesi yapılmak üzere Emekli Albay Refik H. Soykut tarafından Anabilim Dalımıza getirildi.
Söz konusu olan 12 kemikten 11 adedinin insana ve bireye ait olması, morfolojik yapılarının benzerliği bakımından kuvvetle muhtemeldir. Diğer kemiğin bir keçiye (adak hayvanı) ait olduğu, bu konunun uzmanı olan arkadaşlarımız tarafından belirtilmiştir.
1. Femur (uyluk kemiği)’a ait olan 2 parça yapıştırılarak aynı kemiğe ait olduğu görülmüştür. Özellikle linea asperanın çok belirgin ve çıkıntılı oluşu, kemiğin sağlam ve iri yapılı erişkin bir erkeğe ait olduğunu göstermektedir.
2. Talus (aşık kemiği): Kemiğin Caput tali, Collum tali ve Processus posterior kısımlarının bazı yerleri kopmuş ve kayıptır. Collum talus’un üzerinde tibia’nın oluşturduğu iz (çömelme faseti) mevcuttur ve kemiğin ait olduğu ferdin çömelme alışkanlığı olduğunu göstermektedir...”
Burada dikkatimizi çeken nokta, kemiklerin çömelme alışkanlığı olan bir erkeğe ait olduğunun ortaya çıkmasıdır ki Yunus bu özellikleri taşıyan birisidir.
Ziyaret Tepe çevresinde şu anda yok olan bir Zaviye Köyü bulunmaktaydı. Yeri hâlâ bellidir. Reşadiye halkı evlerini yaparken, bu kalıntının taşlarından istifade etmişler. Tepenin eteğinde Yunus Emre’nin Çile Damı bulunmaktadır.
Tapduk Emre ve Tapduk Köyü
Yunus Emre’nin yanında kırk yıl çile doldurduğu Tapduk Emre’nin makamı da aynı coğrafi bölgede bulunmaktadır. Tapduk Emre bugün kendi adıyla bilinen Tapduk köyünde yatmaktadır.
Tapduk köyü, Aksaray’ın 34 km. kuzeyindedir. Tapduk Sultan’ın burada yatmasından ve vaktiyle onun tasarrufu altında olduğundan dolayı bu ismi almıştır.
Türkiye’de Tapduk ismi taşıyan iki tane yerleşim merkezi olması (Diğeri Edirne’nin Havsa ilçesinin 15 km. kadar doğusunda bir köyün adıdır) ve bunlardan birinin Hacı Bektaş Dergâhı ile Sivrihisar’a yakın konumda olması tesadüf olamaz. Bu sebeple Ortaköy Tapduk köyündeki makam Taptuk Emre’nin yattığı yerdir.
Sarıköy – Sulucakaraöyük Arası Mesafe
Başta hikâyesini verdiğimiz Yunus’la ilgili bölümde, Yunus’un öküzüne alıç yükleyip –ki konu ettiğimiz bu bölgede hâlâ çok sayıda alıç ağaçları vardır- köyü Sarıköy’den kalkıp Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin yanına gittiğini öğrenmiştik. Bu mesafe düz hatla 34 km.’dir. Beri taraftan Yunus’la ilgili olarak iddia edilen Karaman’ın Sulucakaraöyük’teki Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı’yla olan mesafesi 240 km., Eskişehir’deki Sarıköy’ün mesafesi ise 275 km.’dir. O devrin imkânları içinde kağnı arabasıyla her iki mesafeden de Hacı Bektaş Dergâhı’na gitmek, en iyi ihtimalle bir ay gibi zamanı gerektirir. Bilindiği gibi alıcın, dalından koparıldıktan sonra kısa sürede yenilmesi gerekir. Kağnıya istif edilmiş alıçların tazeliğini koruması bu zaman zarfında mümkün değildir. Bu duruma göre, Yunus’un Karaman’dan yahut Eskişehir’den Hacı Bektaş Dergâhı’na gitmesini düşünmek mantık dışı olmaktadır.
Yukarıda verilen metinde Yunus, Hünkâr Hacı Bektaş’ın verdiği buğdayı yükleyip köyüne dönmek için yola koyulur. Bir yandan yol alırken, bir yandan da düşünür. Köyün alt başındaki hamamın yanına gelince “nefes” almadığına pişman olur ve geri döner. Dönmeye karar verdiği köy, Hacı Bektaş değildir. Zira o kadar ısrara rağmen buğdayda karar kıldığı ve birkaç yüz metre sonra vazgeçtiği düşünülemez. Kafasını toplaması ve düşünmesi için mesafe gerekir. Vilâyetname’de zikredilen yer Hacı Bektaş’ın güneyinde ve buraya 16 km. uzaklıkta Gümüşkent (Eski ismi, Salanda) köyüdür. Sözü edilen hamam bugün bile durmaktadır. İşin en önemli tarafı, burası Hacı Bektaş’ın güneyinde yani Ortaköy’deki Sarıköy istikametindedir. Batı tarafında yani Eskişehir istikametinde değildir. Görüldüğü üzere bu ayrıntı da Yunus’un yurdu ile ilgili olarak önemli bir bilgi olmaktadır.
Yunus Emre-Tapduk Emre
Yunus’un şeyhi Tapduk Emre’nin bu bölgede yattığını söylemiştik. Yukarıda bahsettiğimiz Ziyaret Tepe ile Tapduk Köyü’nün arasındaki mesafe düz hatla 22 km.’dir. Tapduk’un makamı aynı zamanda Hacı Bektaş Dergâhı’na ve Aksaray Sivrihisar’a 41 km.’dir. Dolayısıyla birbirine yakın Sarıköy ve Tapduk isimli iki yerleşim birimi sadece Aksaray Ortaköy civarında bulunmaktadır.
Yunus’un yattığı yer hakkında, 13. yüzyıl tarihi konusunda önemli araştırmaları olan Prof. Dr. Şihabeddin Tekindağ, Türk Yurdu Dergisi’nde; “... Onun yattığı yeri Karaman’da yahut Eskişehir’de değil, divanında isimleri geçen şehirlerde, meselâ Konya veya Kayseri’de aramak en doğru harekettir kanaatindeyiz” derken, Yunus’un yattığı bölgeyi yaklaşık olarak çevrelemektedir. Nitekim bu iki şehir arasına denk gelen ve Yunus Emre ile ilgili olarak iddia edilen tek yer Aksaray’dır. Bunun yanı sıra Tekindağ, Yunus Emre’ye ait bir eser olan Risaletü’n-Nushiyye’de geçen bir mısraya dayanarak, onun Eskişehir’de ömrünü geçirmediğini iddia eder. Zira bu mısrada Yunus;
Gâh bir gazi olam, Efreng ile ceng eyleyem
demekte ve gayrı müslimlerle savaşmak arzusunu ifade etmektedir. Şayet Yunus Emre, Eskişehir gibi gayri müslim diyarlarına (Bizans sınırıdır) yakın bölgede yaşayan bir insan olsaydı şiirlerinde bu şekilde bir ifade olmazdı. Bu sebeple bu sözler Anadolu’nun daha içlerinde yaşayan birisine ait olmalıdır. Sonuç olarak Yunus Emre, Eskişehir gibi Bizanslı tekfurlara sınır olan bir bölgede değil Aksaray gibi iç bölgelerde yaşamış olmalıdır.
Yukarıdan beri ortaya koyduğumuz tespitler bize göstermektedir ki Yunus, Orta Anadolu’da mekân tutmuştur ve mezarı da yine Orta Anadolu’da büyük ihtimalle Aksaray Ortaköy’dedir. Nitekim yine, 18. Yüzyıla ait yazma bir eserde yer alan ifadeler bizim bu düşüncemizi teyit etmektedir. Eserde geçen, “Şimdi merkad-i şerifleri Sivrihisar kurbunda mevludı olan Aksaray’a yakındır. (Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesi, Yazma no. 714, varak 128.)” ifadeleri, günümüzden iki yüz yıl önce, Yunus’un yattığı yerin Aksaray olarak bilindiğini ortaya koymaktadır.
Öyle sanıyoruz ki, ileride bu bölge ile ilgili çalışmalara daha fazla ağırlık verilirse, farklı ipuçları da elde edilecektir. Bizlere düşen, duygularımıza kapılmadan gerçeği aramak olmalıdır. Zira duygu, aklın önüne geçtiğinde gerçekten uzaklaşmak da kaçınılmazdır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: