Geçtiğimiz hafta Merkez ilçe ile ilgili bir yazıyı kaleme almıştım. Ardından İl Başkanın istifası ile ilgili bir yazıyı kaleme aldım. Demek ki Aksaray kamuoyu siyasetle daha çok ilgleniyor. Tabi bu bir Ak Parti olunca daha çok ilgi alanı oluyor. Aslında bu kadar ilgi alanı olacak bir durum yok iken, insanlarla kaynaşamamak, kamuoyunda daha çok dedikodu olunca insanların ilgisini çekiyor. Halbuki Aksaray halkı Ak Partiyi ve Reisi seviyor ve oy veriyor.

      Merkez ilçe Başkanlığı yazımdan sonra üç beş arkadaş beni aradı. Kimisi neden benim adım yok diye sitem ederken, bir dostumda Hikmet Ceviz kardeşime haksızlık yaptığımı ve çaktırmadan ona vurduğumu söyledi.

       Yazımın geneline bakarsanız vurma yerine kamuoyunda yapılan dedikoduyu yazdım. Aslında ben Hikmet kardeşimi severim, birilerinin adamı olmaz manasında yorum yaptım. Hatta inşallah öyle değildir dedim. Hikmet bey zaten beni aramadı, çünki onunla aramdaki dostluğu kendisi iyi bilir. Kendisinide çok severim, ona herşey yakışır.

      Bir il Başkanlık yazısı yazdım beni arayan bir dostum ise neden il yönetimini genelleme yaptığıma sitem etti. İl yönetiminde sevdiğim ve ikili ilişkilerim olan arkadaşlar var. Bunu geçmiştede yazdım. Ama onlarında il yönetiminde bir hükümleri yok. Sadece toplantılarda kalabalık oluşturuyorlar.

     Partiyi asıl üç beş kişi yönettiğini zaman zaman yazdım. Özel görüşmelerimizde kendileride bunu itiraf ediyorlar. Kararlar farklı yerde alınıyor, toplantıda uygulanıyor. Bunu kendileride iyi biliyor. Bana sitem etmelerine de gerek yok diye düşünüyorum.

      Kraldan fazla karalcı olmaya gerek yok. Ben öyle dostlar biliyorum ki, işi düşünce, sıkışınca ve daralınca seni arar hal hatır sorar, işi bitince telefonuna bile çıkmayan siyasiler biliyorum.

İlk önce bu tür iki yüzlü insanları tanıyamıyorsunuz. Ama zaman içinde o kişiler rahatlayınca ne kadar samimi olup olmadıklarını fark ediyorsunuz.

       Hani sık sık söyleriz ya adamı senelerce sırtında taşırsın, bir günde inde birde ben sana bineyim deyince adamı anlıyorsun. Gece geç saatlerde seni arayan siyasetçiyi, bir gün gündüz gözü ile aradığında sana cevap vermez ve dönmezde. Eh bende bunları zaman zaman bir yere yazıyor not alıyorum. Ayı maymun hikayesi anlatırım, bunu anlattıklarım bilirler birgün keser döner, sap döner. Seçimler yaklaşınca bu iki yüzlüleri bir bir göreceğiz.

     Şimdi Ak Partide iki başkanlık seçimi var, kimin samimi kimin samimi olmadığına bakıyorum. Geçen hafta Ankarada idim, inanın öyle düzenbazlıklar gördüm ki, inanmakta güçlük çektim. Hani derim ya insanın önce bir duruşu olmalı.

      Seçimlerde Ak Parti davasına gönül vermiş, cebini, ihalesini düşünmeden, memleket ve ülke için çalışacak insanlar lazım. Başkan olacak kişilerde ekibini bu şekilde seçmeli. Adamın derdi Sayın Cumhurbaşkanın derdi gibi olmalı. Kendisinin ve etrafının hesabını yapmamalı.

      Birilerine maşa oalarak, koltuk değneği olmadan adam gibi adam olup işini emir alarak yapmamalı. Rahmetli İhsan Düzgün hocam gibi bir ağabey partinin başına geçmeli. Gurupçuluk, hizipçilikten uzak, derdi Aksaray’a hizmet derdi olmalı.

      Ortada birçok isim dolaşıyor, inanın hepisinide tanıyorum. Benim adayım yukarda saydığım vasıfları taşıyanlardır. Bu misyonun en ufak havasını taşımamış kişilerin bu partide görev alma hakları yoktur.

     Tertemiz bir sayfayla, herkesi kucaklayan, guruplar üstü olan bir insan neden İl ve ilçe Başkanı olmasın. Her partili artık bunun hesabını yapmalı. Kendi geleceğinin hesabını yapanları zamanı gelince deşifre ederiz. Ben herkese eşit mesafedeyim. Adayımda söylediğim vasıflara uyan herkes. İsim falan fark etmez.