Bugün sizlerle güncel olaylar yerine biraz da düçündürücü Nasrettin Hoca fıkraları paylaşmak istiyorum. Hem biraz gülelim hemde düşünelim.
Bir kıtlık zamanıymış. Hoca'nın yolu bir köye düşmüş. Öyle de olmak üzereymiş. Köylüler Hoca'yı köy odasına davet etmişler.
Bir zaman sonra, köy odasına çocuklardan biri girip biri çıkmaya başlamış. Ellerinde de türlü türlü yemekler varmış. Hoca bunları hayretle izlemeye başlamış.
Derken çabucak sofralar kurulmuş. Büyük küçük herkes sofraların başına geçmiş. Hocayı da sofraya çağırmışlar. Çeşitli yemekler, börekler, hoşaşar, tatlılar ikram etmişler. Hoca, hayretler içinde kalmış. Bir ara dayanamayıp:
"-Allah bereketinizi artırsın!" demiş."Burası meğer ne bolluk yermiş! Bizim oralarda ise halk, açlıktan kırılıyor."
Sofradaki köylülerden biri:
"-İlahi Hoca..." demiş. "Sen bayram, seyran nedir bilmez misin? Bugün bayram! Onun için herkes karınca kararınca azığını ortaya döktü. Bolluğun sebebi budur!"
Hoca, bir süre düşündükten sonra:
"-Ah, ah hemşehrim!..." demiş. "Keşke her gün bayram olsa! Olsa da şu ümmet-i Muhammet yiyecek darlığı çekmese..."
Cimri Subaşı'ya Tazı Köpeği
Nasreddin Hoca cimri Subaşı'yı hiç sevmezmiş. Bir gün Subaşı Hoca'ya tazı ısmarlamış.
- Hoca efendi, senin tanıdığın çoktur. Bana bir tazı bul. Tavşan kulaklı, karınca belli olsun.
Bir kaç gün sonra Hoca, tombul bir sokak köpeğinin boynuna ip takıp Subaşı'ya götürmüş.
Subaşı kızmış :
- Hoca efendi, ben senden ince belli tazı istedim, sen kocaman tombul bir sokak köpeği getirdin! demiş.
- Merak buyurmayın demiş, Hoca. Nasıl olsa sizin yanınızda bir aya varmadan tazıya döner. O Dua Sende Bu Akıl Bende Varken
O dua sende oldukça
Hoca bir gece, tam uyumak üzereymiş ki, damda bir hırsızın gezindiğini duymuş. Hemen hanımını uyandırmış. Yüksek sesle:
-Hanım, geçen gece eve geldiğim zaman sen derin bir uykudaydın. Benim geldiğimi duymadın. Ben de kapıyı bir müddet çaldım. Seni uyandıramayacağımı anlayınca içimden bir dua okudum. Ayın ışığına da tutunup evden içeri girdim. Hatırladın değil mi?
Hanımı, Hoca'ya hangi duayı okuduğunu sormuş, Hoca da söylemiş.
Bu sırada hırsız da bacadan içerisini dinlemekteymiş. Hoca'nın okuduğu duayı ezberleyip tekrarlamış.
Ardından da ayı ışığına tutunup içeri girmeye çalışmış. Derken palas pandıras damdan aşağı yuvarlanmış.
Hoca, gürültüyü duyunca karısına:
-Çabuk bir mum getir. Hırsızı yakalayalım.
Vücudu hurda haline gelen hırsız, Hoca'nın bu sözlerini duymuş. Yattığı yerden:
-Hoca efendi, hiç acele etme! O dua sende, bu akıl da bende varken, ben buradan öyle kolay kolay kalkıp da bir yere gidemem.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: