Geçtiğimiz Pazartesi günü kadın hakları günü idi, bizim aklımıza bu günde bir yazı kaleme almak gelmemişti. Bana meyil yolu ile bir mesaj atan hanım kardeşimiz neden kadın hakları ile ilgili bir yazı yazmadığımı, yoksa benimde mi kadın karşıtı olduğumu yazmış. Bende bu yazı üzerine bu yazıyı kaleme aldım ve aksine bir kadın düşmanı değil, cennetin annelerin ayakları altında olduğunu düşünen insanım. Kadınlar bir güldür, her zaman erkeklerin gıpta ile baktığı da bir çiçektir.

Bunu neden dediğime gelince, kadın güllüğünü bilmeli, erkekte adam gibi koklamasını bilmeli. Çiçek dalında güzeldir misali, her zaman yerinde kalmalı, erkekte ona iyi bakmalı. Bir ailede her zaman karşılıklı hoşgörü ve anlayış çok önemlidir. Eşler birbirini iyi anlarlarsa kadının hakkı diye bir şey kalmaz, hakkını zaten almış olur.

Ben her zaman şundan yanayım kadına şiddet çok yanlış ve doğru bir davranış değildir. Eğer iyi anlaşma, saygı, sevgi ve hoşgörü varsa o aile yuvası sağlamdır. Anlayış, hoşgörü, saygı ve sevgi yoksa zaten aynı ortamda yaşamak her iki karşı cins için bir zulümdür.

Kadını sokak ortasında döverek yâda bıçaklayıp öldürmek erkekliğe sığmadığı gibi. Erkeğine saygısızlık edip onu rencide ederek şiddete teşvik etmekte kadınlık değildir. En doğru yol kısa yoldan yolları ayırmaktır. Ayırmaya tahammül edemeyen erkeklerde bunu göze alamıyorsa güzel yoldan geçinmeye bakmalıdır. 

Bizde bir atasözü var, “boşadığın kadının topuğuna bakılmaz” diye. Bazen boşanan erkekler sonradan ayrıldığı eşini başkası ile gördüğünde kıskançlık krizine girerek kadını darp edip öldürüyor. Bu ne erkekliğe nede insanlığa sığan bir davranıştır. Anlaşamıyorsan evlendiğin gibi ayrılmasını da bileceksin. Ayrılık dünyanın ne sonu nede başlangıcı, yeniden bir hayat kurmanın yolunu bulacaksın.

Aile içi şiddetin tamamen sorumlusu erkek değildir, kadınlarda biraz ehli geçim sahibi olup eşini çenesi ile bunaltmamalı. Çenesi düşük dırdırcı kadından hiçbir erkek hoşlanmaz. Çok erkek bilirim eşinin dırdırını dinlemek için evine gitmek istemezler. Kadınlar her zaman haklı değillerdir, onlarda eşlerinin genel durumuna göre hareket ederek ona anlayışlı davranmalıdır. Komşusu ile yâda arkadaşlarının yaşamına özenerek kocasını ekonomik olarak sıkboğaz etmemelidir.

Bedenen ve ruhen anlaşan hiçbir eşler arasında kavga olmaz ve geçimsizlikte meydana gelmez. Erkek eğer eşini ihmal ediyor, evine bakmıyorsa kadının gözü dışarda olur. Eşi ile ilgilenmeyen ve eşini evine bağlamasını bilmeyen kadında her zaman eşini başkasına kaptırır. İlgisiz ve sevgiden yoksun olan aileler bunu başka yerlerde ararlar, bu çok önemlidir. Mutlu bir yuvada ne kavga olur nede şiddet, mutsuzluklar ayrılığa çeşitli bahaneler getir. 

Ne kadın şiddet görsün nede erkekler kadınların dırdırını dinlesin. Ben evi ile ilgilenmeyen erkeklere bir örnek olsun diye konuyu bir fıkra ile noktalayım. 

Adam iş gezisinden evine normalden 1 gün erken dönüyormuş. Havaalanından taxiye binmiş, şoföre demiş ki: ”Bana bir iyilik yapar mısın? Ben iş gezisindeydim ve adım gibi eminim ben yokken karim eve sevgilisini aldı. Şimdi eve gidelim ikisi kesin şu an beraberler. Sen de benle eve girip ben onları basarken şahitlik eder misin?"

Taxi şoförü kabul etmiş. Eve gelmişler, yatak odasına çıkmışlar...

ışıkları yakıp battaniyeyi yataktan bir çekmişler ki, kadın hakikaten başka bir adamla yatakta..... Adam hemen silahına davranmış o sırada karısı bağırmış:

"YAPMA..!!! Bu adam bizim için neler yaptı bilsen... Sana doğum gününde aldığım Corvette'in parasını kim ödedi sanıyorsun? Ya yeni teknemizin parasını? Senin sağa sola borçlarını nasıl kapattık sanıyorsun? Hep onun sayesinde oldu !"

Adam taxi şoförüne dönmüş...

"sen olsan şimdi ne yaparsın ?"

Taxi şoförü, "valla beyefendi" demiş. "ben olsam bir an önce adamın üstünü örterdim malum havalar soğudu bir sürü salgın hastalık kol geziyor ortalıkta, bu hastalık bana da bulaşmasın !" der.