Perşembe akşamı Aksaray Belediyesi tarafından organize edilen sosyal etkinliklerden birisi olan Serdar Tuncer tarafından Kültür merkezinde sunulan Şiir dinletisi muhteşemdi.



Tıklım tıklım dolan salonda sunulan şiir ve sohbetle izleyenlere keyifli dakikalar yaşatan Tuncer ayakta alkışlandı. İnanın ben çok şiir dinletisi dinledim hiçbirisinden bu kadar keyif almadım.

Gecenin açılışında bir konuşma yapan Belediye Başkanı Sayın Nevzat    Patla şiir yazmasa da iyi bir şiir okuyucu olduğunu söyledi. Beraber oturduğum Ak Parti İlçe teşkilatından arkadaşlara da takılmadan edemedim. Başkan şiir okumayı seviyor ama sakin Sayın Başbakan gibi onun başına da bir iş gelmesin dediğimde bana o dönemin kapandığını söylediler.
Sahneye çıkan Serdar Tuncer repertuarında olmadığı halde Sayın Başkanın bir isteği var onu okuyayım dedi. Meğerse bizim Başkan gençliğinde rahmetli Abdurrahim Karakoç’un şiiri olan “Mona Roza” şiirini okurmuş, bunu okumasını istemiş. Tuncer bu şiirin öyküsünü anlattıktan sonra şiiri izleyenlere okuyarak büyük alkış aldı.
Bende zaman zaman müzik programları sunmam nedeni ile biliyorum. Sunum yapan insanlar izleyenleri sıkmamak için programda izleyenlerle sohbet eder yâda onlara espri ve nükteli sözler anlatarak düşündürürler. Düşündürürken onları güldürmeyi de ihmal etmezler.
Ben ilk defa yakından dinleme fırsatı bulduğum Tuncerin sunumundan büyük keyif aldım. Hem de sahnede bulunduğu süre içinde kendisini usanmadan dinledim. Sunucular konuşur dedim, sürekli şiir ve türküden usanmasınlar diye program sunucuları araya espri ve güzel fıkralar katarlar. O gecede de bol bol konuşma dinledik ama bu konuşmalardan kimsenin sıkıldığını zannetmiyorum.
Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatından kıssalar anlatarak Hürrem Sultan dizisine atıfta bulundu. Bu konuşmanın dışındaki konuşmalar okuduğu şiirlerle ilgili idi. Şiirlerin tamamında aşk ve maneviyat vardı. Aşkın iki türlüsünden de örnekler verdi.
Aşk ile yanmanın ne anlamına geldiğini anlatırken ister istemez aşkı yaşayan her dinleyici kendi yaşamından kareler hatırlayarak içini çekmiş olmalı ki, salondaki izleyiciden kadını erkeği elleri patlarcasına sunumu yapan Tuncer’i alkışladı.
Şu sözlerine aynen katılıyorum ve zaten de katılmamak elde değil. Eğer sevdiğinizin her şeyine severek katlanıyorsanız işte o aşktır. Sevdiğiniz insanın her hareketi, her konuşması sizi memnun ediyorsa işte aşk odur.
Sevdiğiniz insan size sert bir şekilde tokatta atsa ona tepki göstermiyorsanız onu sevip hoş görüyorsunuz demektir, işte aşk budur. Yüreğiniz sevdiğiniz için çarpıyor, onun zarar görmemesi için üzerine titriyorsanız işte o aşktır.
Sevdiğinizi kaybetmemek için gözyaşı döküyorsanız, işte aşk budur.
Yüreğiniz  yanmıyor, birbirinizi görmeye bile tahammül edemiyorsanız orada aşk değil nefret vardır. Aşk sadece iki karşı cinsin birbirini sevmesi değildir. Siz neyi seviyorsanız ona aşıksınız, bu yaratanınız olur, anneniz olur, babanız olur, arkadaşınız olur.
Eğer ciğeriniz yaradanınız için yanıyor ise yaradanınıza aşıksınız demektir. Sevmek unutmak değildir, bir elli yıl sonra sevdiğinizi hatırlıyor onu hissediyorsanız işte o aşktır.
Seven insan sevdiğine duygusaldır, duygularına hakim olamayan insanlar gerçek manada aşık olanlardır. Sevdiğine göz yaşı döken insanlar aşıktır.

 Âşık olmak ayıp değildir, bunun yaşı da yoktur. Aşık olanlar mutlaka ya şiir yazmışlardır yada şiiri sevmişlerdir. Tuncerin dediğine göre, “36 padişahtan 33 şiir yazmıştır” dedi.
 Aşkın manevisi maneviyatsızı olmaz, aşkı yaşamayan insanda yoktur. Kimisi aşkı açıktan yaşar kimisi de içten yaşar dışa vuramaz.
 Âşıkların yandığını, diyar diyar gezdiğini bilmeyen var mı? Bunun uğruna bir yığın şiir kitabı yazanlar az mı? Kimi mevlasına, kimi sevdiği kadına âşık olmuşlardır.
  Uzun lafın kısası, öyle bir güzel gece yaşadık ki, kimine yaşadığı anı yaşattı. Kimine de geçmişte yaşadığı hatıraları yaşattı. Böyle bir geceyi hazırlayıp bize sunan herkese teşekkür ediyorum.