Aşağı yukarı üç aydır içimde biriktirdiğim bazı önemli konuları susarak bastırmaya çalışıyorum. Susmak bir erdemlikse susmayı yeğliyorum, doğrusu içime atmaya çalışıyorum. Umarım bir gün bu atışlar zehir olup içimden dışarıya çıkmaz, ya da nefsime uymadan onu yenmeye çalışırım. Bazen hak etmediğiniz ithamlarla karşılaşıyorsunuz. Çok zaman yazdım kimin elinde bir delil varda ortaya koymuyorsa namussuz ve şerefsiz. Benimde bilerek boğazımdan haram geçti ise aynı söz bana da geçerli.

Susamak bazen en güzel cevap diyorum, bazen ahlaksız erkekler olur eşine bağırır çağır. Aslında tamamen haksızdır, ama haksızlığını bastırmak için kadına bağırır. Kadında ne yapsın olay çıkmasın evde bir tatsızlık olmasın diye susar. Hatta haklı olduğu halde bazen özür bile diler ki evdeki gürültü patırtı bitsin ister.

Aslında erkeğe erkekçe cevap kadının suskunluğudur. Onun suskunluğu erkeği mutlumu ediyor, hayır aslında o insanın yaptığı terbiyesizlik ve edepsizlikten başka değildir. Hatasını kabul etmek yerine evde anarşistlik yapan o insan bana göre kadından daha aşağıdır. 

Üste çıkmak insanları susturmaya çalışmak yiğitlik değildir. O insanın onları adam yerine koymamasındandır. Bazen bende öyle yapıyorum, cevap vermek yerine muhatap almadan susuyorum. Anlarsa adam yerine konmadığının bir anlamıdır.

Bir yandan Ak Partiye söveceksin, bir yandan da gizli gizli Ak Partili görüneceksin. Hatta işin olduğunda gidip el avuç ovalayarak işini yaptıracaksın. Bana da ara sıra Ak Partinin tetikçisi diyeceksin, evet tetikçisiyim ne diyeceksen de bakalım. Valla bunun neresi adamlık neresi insanlık. Buna yüzsüzlükte demek yerine utanmazlık diyorum.

Ben sizlerle suskunluk ile ilgili bazı güzel sözleri paylaşayım.

Senden soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten hayırlıdır. 

Sen konuşmaya tenezzül etmezsin suskun sanırlar ve umursamazlar. Bilmezler ki, bir konuşacak olsan yüzüne bakacak yüzleri kalmaz. 

Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli. 

Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden. 

Dünyanın yarısı söyleyecek bir şeyi olan ama söyleyemeyen, öteki yarısı da söyleyecek bir şeyi olmayan ama durmadan konuşan insanlardan oluşur. 

Suskunluk her zaman bilgeliğin belirtisi değildir, fakat gevezelik daima aptallığın belirtisidir. 

Bazen bir kahve yudumlayıp bir şarkı açarsın, susarsın ve o şarkı senin söylemek istediğin her şeyi söyler. 

Söylenecek sözün çokluğu bazen insanı dilsiz bırakır. Haklılığın suskunluğu, diğer suskunluklara benzemez. 

Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: 'Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.' 

Beni kötülerin zulmü değil; iyilerin sessizliği korkutuyor. 

Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder. 

Bildiğimiz çok şeyler var ama bizim edebimizin ağır basması ve işimize odaklanmamız nedeni ile susuyoruz. Bize yalan dolan anlatanların seviyesine düşmek istemiyorum Herkes aynada kendisine bakacak, gazeteciliğimin dışında bürokratlığım nedeni ile çok kimselerle farklı diyaloğumda oldu çok şeylere vakıfım. Yoksa suskunluğumuz edebimizdendir.