Oldum olası; bazı değer ve varlıklarımızın bir güne endekslenip anılmasına karşıyım. Bunlardan birisi de Kadınlar Günüdür. Erkekler günü diye bir gün olmadığına göre demek ki burada tek mağdur kadınlarımızdır.

Kadınların statüsünü bir güne bağlamak kadınlara bir parmak bal çalmadan öteye geçemez. Zaten kandırılmaya müsait bir yapıya sahip olan kadınlarımız da bu günden çok haz alır ve avunurlar.

Allah’ıma yatıp kalkıp şükrediyorum; Müslüman bir ülkede kadın olarak dünyaya gelmediğime. Nasıl şükretmeyeyim yolda yürürken dahi her konuda kadın hep arkada.

Doğumda bile erkek çocuğu adaklarla doğarken kız doğanlar birçoklarınca yok sayılır. Kız çocukları çocukken erkek kardeşlerine evlenince de kocalarına hizmet ederler.

Erkek ağırlıklı kurum ve kuruluşlarımız kadın hakları konusunda ikiyüzlü davranışlarını bir kenara koyarak bu günlerde ateşli bir kadın hakları savunucusu kesilirler. Konu temsile gelince de kadın her zaman yok sayılır. Bunu tüm meclislerdeki kadın katılım ve temsil sayılarından anlıyoruz. Bununla da yetinmeyip reklamlarda kadınları reklam objesi olarak bir güzel kullanmaktayız.

Kadınlarımızın da bundan şikâyetçi oldukları söylenemez. Tersine bundan hoşnut olup meslek haline getirenlerimiz bile var. Bazı kadın derneklerimizin; haklarını aramak yerine çiğ köfteli ve zenneli eğlence partileri düzenlemektedirler. Yılda beş bin kadının hayat kadını olmak için müracaatta bulunduklarından haberleri bile yok.

Buradan tüm kadınlarımıza sesleniyorum: Sorunlarınızı ve haklarınızı biz erkeklere havale etmeye devam ettiğiniz sürece daha çok avucunuzu yalarsınız.

Ben de bu kadınlar gününde; kadınları; kadınlar için söylenen sözleri hatırlatarak kutluyorum:

 *Erkekler yasaları, kadınlar ise ahlakı yaratırlar,

*Kadınların bize verdiği ilhamla şaheserler yaratıyoruz,

*Kadın kitaba benzer, sevgi ve şefkatle okumamız gerekir,

*Kadınlar dünyayı yaşanılır hale getiren varlıklardır.

 

Sevgi ve Saygılarımla