Kendi bilgi sistemimizi iç çelişkisini ele alıp gidermeden, rakip bil sistemi ile sağlıklı bir diyaloga girmemiz zor görünüyor. Zira kulaktan duyma bilgilerle siz, karşı tarafı suçlarsınız. Buda sizi çelişkiye düşürür, bildiğiniz çok şeylerin yanlış olduğunu fark edemez, karşı tarafın doğrularına itiraz edersiniz.
Bilmek öğrenmek, farzın da farzı olan efrazdır. Kendinizi bilmiş bilgin sayarsanız Hz. Âdem’in isyan ve sapması, Hz. Musa’nın haksız yere kaza cinayetiyle adam öldürmesi, Hz. Yunus’un kaçak bir köle gibi kaçması, Hz. Davut’un önce hata işleyip ardından Tevbe etmesi bunların hepsi birer örnektir.
Fakat insanlar nadir durumlar hariç, ısrarla başkalarını suçlarlar. İnsanların hep mazeretleri vardır. Bünyesinden kaynaklanan her köklü problemde, hep dışarıyı işaret ederler. Suçlu, Öteki her seferinde değişebilir. Haçlı sürüleri, Vahşi Moğollar, Sömürgeci Batılılar. Aydınlar ve Âlimler, kendilerinden bekleneni yapmadıklarında suçlayacaklar komşu bilgi blokları da hazır.
İsrailliyat, Mesihiyyat, Yunan Felsefesi, İran siyaset tarzı. Hatta bu ben yapmadım o yaptı, yaptırıyorlar tarzı öylesine benimsenmişti ki bu uğurda hayali ve efsanevi düşmanlar icad edilmiştir.
İnsanların iç eleştiriden anladığı, kendi mezheplerinden ve meşreplerinden olmayana yönelttikleri saldırgan, dışlayıcı, ötekileştirici, yer yer tekfirci tavırdır. Sonuç bellidir; Kendini savun, ötekini suçla.
Tıpkı huysuz ve mızmız bir çocuk gibi, Bu her şey dâhil’ bir savunmacılıktır. Kendini başarısız ve hasta eden şeyler de dâhildir. Bu savunmaya, suçlama üzerine kurulu olan savunmacılık hep toptancı, süpürücü, dışlayıcı ve ötekileştiricidir.
Taktik bellidir; Başkalarını suçla, fakat sakın kendini değiştirme. Aynı şeyleri yap, farklı sonuç bekle. O sonucu elde edemeyince kader’de, yazgı’ de. Zaman de talih’de, şans’de, uğur’de, ne dersen de, fakat benin hatam sakın deme.
İnsanlar kendi kendileriyle, yetinirler, bu kısır döngü içerisinde kayıp olup giderler. Kapalı dünyalar, çatışmadan beslenirler. Zira çatışma içe kapanmayı maruz kılar. Buda birbirini besleyen bir kısır döngüdür. Tarih boyunca bu ekol hüküm sürdü, bundan böyle de sürecektir.
Cahil olanlar sizin anlattığınız doğruları anlayamaz. Çünkü idrak tek, göz çifttir. İki göz, bir İdrak a açılır. Yamuk bakan doğruyu idrak edemez
Doğrulara ulaşmak için benleri değil Bencillikleri yok etmek gerekir. Seni neyin tatmin ettiğini söyle, Sana kim olduğunu söyleyeyim.
İnsanlar madenler gibidirler, cahiller dünya’ya hâkim olmaya çalışırlar, aklını kullananlar da bunlarla mücadele ederler.
İlim aklın nurudur. Akıl imanın nurudur
Allah aklını kullanmayanı pisliğe mahküm eder. (10-Yunus/100.)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: