GAYB NE DEMEKTİR

EL-HABİR: Her şeyin iç yüzünü en iyi haber alan, her şey hakkında en iyi haber verendir. Bu bilgi ya görünmez şeyler hakkındaki bilgidir. Ya da görünen şeylerin görünmeyen yanları hakkındaki bilgidir.

GAYB idraki aşan hakikatler bütünüdür. Allah için gayb yoktur. Gaybın mertebeleri vardır, insan’a gayb olan meleğe gayb değildir. Meleğe gayb olan Allah’a gayb değildir. Gayb hakkında konuşmak gaybı taşlamaktır. Gayba atılan, her taş atanın başına düşer.

İman gayba imandır, gördükten sonra inanmamak dinin değil tıbbın konusudur. Görünmeyen varlıklara cinlere sığınmayın, Görünmeyen varlıklardan Allah, a sığının. Bir şey hakkındaki bilgimiz, o şeyin görünmezine dair haberler geldikçe artar, çoğalır, dağılır ve yayılır. Zaten haberde artabilen, çoğalabilen ve dağılabilen bir şeydir. Kuran’da dile konu olan, bilgi şeylerin değişen ve gelişen arazlarına dair değil. Değişmeyen ve sabit cevherlerine yönelik bilgidir. Bunun içinde gerçek, haber ancak bilgisi artıp eksilmeyen sabit ve daim olan EL-HABİR, in verdiği haberdir. Şöyle de denilebilir, Kuran her bakanın baktığı yerden farklı görünen şeylere haber adını vermemektedir.

Dolayısıyla günden güne değişen azalan ve çoğalan şeyler haber adını almayı hak eden bir bilgi türü değildir. Asıl haber adını almayı hak eden bilgi türü eşyanın cevherine ilişkin şeylerin özü ile alakalı olan bilgidir.

 Mesela Kuran anlattığı hiçbir kıssada tarih vermez O kıssaların kahramanlarının tarihsel kimliklerinin peşine düşmez.

Çoğu zaman isimlerden hiç bahsetmez, Firavun der ülkesini belirtmez. Ashabı Kehf ten söz eder, fakat isimlerinin den hiç anmaz söylemez. Âdem’in iki oğlu der adlarını vermez Âdem’in eşinden söz eder adını vermez. Nuh’un oğlundan ayrıntılı olarak söz eder fakat adını vermez. Hz İbrahim’in oğlunu kurban ettiğini ayrıntılı olarak anlatır, fakat kurban olan oğlunun adını vermez. İmran’ın kadın’ı der adını vermez. Kuran isimlerden değil, tavır ve davranış kalıplarından söz eder, Kuran’ın muhatabına tanıtmaya çalıştığı Firavun değil, Firavunluktur.



Kuran kim kimdir sorusunun peşine düşmek yerine, kim hakikat karşısında nerede durmaktadır sorusunun peşine düşer. Allah’ın haber vermesi kelamıdır. Allah hiç kimsenin asla bilmeyeceği mutlak Gaybı haber verir.

Bunlar nelerdir. Ahirete dair, ruha dair, yaratılışın başlangıcına dair, ruhun mazisi ve istikbaline dair, vahiy ile verilen haberler bu türdendir.  HABİR meful vurgusuyla Gayba dair en sadık haberi veren demektir. Âlim olan Allah’ın insanların akıl ve duyular yoluyla bildiklerini her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen demektir.



HABİR: İse insanların akıl ve duyular yoluyla bilmediklerini de bilen manasına gelir. GAYB, göze nispet edildiğinde görülmeyen, akla nispet edildiğinde, idrake nispet edildiğinde idrak edilemeyen manalara gelir. Bazı yaratılmışların fıtratı yetenek bilgi ve kazanımlarına göre, bile bileceği gaybı bilgidir. Peygamberler böyledir, Kuran bu hakikati şöyle ifade eder.



GAYBI sadece o bilir ve o gaybına kişiyi bütünüyle asla muttali kılmaz, Ancak elçilerinden razı olduğu kimseler hariç. (72-Cin/26-27.)



Dahası ben size Allah’ın hazineleri benim gözetimimdedir demiyorum, görünmezin bilgisine sahip de değilim. Üstelik asla ben meleğim de demiyorum, Sizin küçük görüp tahkir ettiğiniz kimseler için Allah onlara gelecekte bir hayır vermeyecek demeye ise zaten yanaşmam. Allah onların içinde kilerini çok daha iyi bilir. Eğer böyle davranırsam o zaman ben de kendisine zulmeden biri olup çıkarım.( 11-Hud/31.)



YOKSA sen mağara arkadaşlarının ve onlar için yazılan anıt kitabenin, bizim bütün bu ayetlerimizden daha mı ibret ve hayret verici olduğunu düşünüyorsun Sizin istediğiniz bende yok. (18-Kehf/9.)



Bu ayet bir peygamber ne değildir sorusunun cevabını sıralıyor.



1.Define bulma aleti değildir.



2.Gayb’dan haber veren kâhin değildir.



3.insanüstü varlık değildir. İnsanın en büyük gaybı şu yaşadığı süreç içinde israf ve zayi ettiği maddi ve manevi değerlerdir. Aslında insanların peygamberlerden istedikleri mucizevî isteklerden daha gerçeğidir. Çünkü insan’ın kendisine verilen her hangi bir nimet Gayıb âlemin den gelen bir mucize varlığıdır. İnsanoğlu hayatının nasıl olacağını bilmez,

Gayb, normal şartlarda kişinin aklı, bilgisi veya duyu organlarıyla bilemediği şeydir. Bu şey, duvarın arkasında da olsa, sayılan yollarla bilinmiyorsa, bilinceye kadar kişi için gayb tır. Bunu göreceli/nisbi/geçici gayb denir. Akıl, bilgi ve duyu organlarıyla bir şey öğrenildikten sonra artık gayb olmaktan çıkmış olur. İnsanın bilgisi, akıl, bilgi ve duyu organları çerçevesindedir.



Bir de Allah’ın vahiyle bildirmesi dışında insanın hiçbir şekilde bilmesi mümkün olmayan gayb vardır ki buna da mutlak gayb denir. Bunu bilmenin tek yolu, vahyin bildirmesidir. Bu da ancak Peygamberlere Yani vahiy ancak peygamberlere gelir. Âlem/evren görülen şahadet ve görülmeyen gayb âlemi olmak üzere ikiye ayrılır. Allah, her iki âlemi de bilirken, insan, bu şahadet âleminde ancak aklı, bilgisi ve duyu organlarıyla bilebildiği şeyleri bilir. Ancak dünyadaki hayatı onu gayıb dan var olmuş gerçeğidir. Asıl gayıb bu olsa gerektir. İnsan’a ahireti bir gayıb gibidir. Dünya ise hakikattir.



Ancak tam tersidir, dünya Gayb’tır, Ahret ise hakikattir. Zira gideceği yer orasıdır. Gayb idraki aşan hakikatlerin bütünüdür. Gayıb gerçek olanı kaybetmektir. Olmayanı aramak değildir. Görünen tanrıyı put yapıp tabanlar, görünmeyen Kâinatın sahibi Allah. ı tam idrak edemezler. Elhamdüllihlah demezler. Peygamberler ise gökte değil yerde yürürler, yerde yürüyenler iz bırakırlar, Ancak iz bırakanlar izlenebilirler.

Kuran, gaybı, yani meçhulü ancak Allah’ın bildiğini ve onu Peygamber seçtiği kişinin dışında kimseye göstermediğini söyler.



Gaybı bilen Allah, gaybını kimseye göstermez. ( 72-Cin/26.)



Bunun dışında peygamber de olsalar, insanların veya cinlerin veya meleklerin kendiliklerinden gaybı bilmesi mümkün değildir.  Allah’tan başka, yerde ve göklerde olanlar gaybı bilmezler. Neml/65.