HADİS NEDİR HADİSLERİ NASIL ANLAMALIYIZ.
Yayınlanma :
04.04.2020 08:49
SÜNNET: Hz Muhammed’in kişiliğinde somutlaşmış olan, Kuran hayat tarzıdır. Bu tarzı gelenekleştiren daha sonraki âlimler, sünnet adını vermişlerdir. Kuran da sünnet terimi her geçtiği yerde Allah’a isnatla gelir, fakat sonradan kazandığı anlam olan Peygambere isnatla hiç kullanılmaz.
Sünnet tanımı başlangıçta, Hz peygamberin sade bir peygamber olduğu için yaptıklarını kapsamaktaydı. Bu tanımın kapsamına, Hz Peygamberin Allah’ın Elçisi olduğu için yaptıkları girer. Onun insan olduğu için Arap olduğu için, Mekkeli olduğu için yaptıkları başlangıçta bu kapsamda değerlendirilmemiştir.
Fakat ilerleyen yüzyıllarda, bu isimlendirmenin kapsamına, İslam’ın ortaya çıktığı coğrafyadaki genel geçer geleneklerde sokulmuştur. Hz Muhammed’in yaptıklarının sünnetmi, gelenekmi olduğu nasıl ayrılır. Bunu bir örnek üzerinden cevap verelim. Mesela Hz Muhammet’in giydiklerini giymek, sünnet kapsamına girermi?
Sorunun cevabı, şu sorunun cevabına bağlıdır.
Hz Muhammet peygamberlik öncesiyle, sonrası arasında giyim farkı gözetmiş veya içinde yaşadığı toplumdan farklı ve ayrı giyinmiş midir, Bu tür soruların cevabı kocaman bir hayırdır.
Şu halde Hz Muhammed, in giyim kuşam tarzı ibadet bağlamında değil, adet ve gelenek bağlamında ele alınır. Sünnet o zaman’ın şartlarına ve imkânlarına göre hareket etmektir.
Ağız temizliği sünnettir. Ancak misvak kullanmak günümüzde sünnet değildir, Zira ağız temizliği için diş macunu ve fırçası vardır. Sarık ve çüpbeyi peygamberimiz hiç giymemiştir. Bize Şiia Mezhebinin dayatmasıdır.
HADİS: Hz peygambere ait olduğu iddia edilen sözlere verilen isimdir. Ancak hadisler gökten inmedi, Cebrail getirmedi, yerde yazıldı. Hiçbir peygamberde kendi sözlerini ne yazdı, nede yazdırdı. Bu hadis dediğimiz sözler insanlar tarafından önce ezberlenerek, yüz yıllar geçtikten sonra da yazılarak bugün ki halini almıştır.
Bu iddiaların doğruya ihtimali olduğu gibi, yanlışa ve yalana da ihtimali vardır. Sünnetle hadis arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Sünnet daha çok eyleme, hadis ise söze tekabül eder. İçinde sünnet olan hadisler olduğu gibi, içinde sünnet olmayan hadisler de vardır. Bir hadisin doğru olup olmadığının nihai ölçüsünü Kuran belirler. Kuran’a arz edildiğinde Kuran reddetmiyorsa, ondan sonra hadisin doğruluğunun, vurulduğu kıstas rivayet zincirinin(senet) sahih olup olmadığıdır.
Ancak, peygamberimiz ve hiçbir peygamber, kendi düşüncelerini ve sözlerini yazmamış ve yazdırmamıştır. Hz Ömer zamanına kadar 550 yazılı, hadis ve 5000 ila 6000 arası sözle rivayet edilen hadis olduğu söylenir. Hz Ömer insanların Kuran’ı bırakıp hadis anlatmalarına ve hadislere yönelmelerini görünce, yazılı olan 550 hadis, Mushaflarını toplatıp yakmıştır. Hz Ali bu işi bir adım daha ileri götürerek camilerde hadis anlatılmasını yasaklamıştır.
Ancak sahabelerde sözlü hadisleri ezberleyerek ezberlerinde tutmuştur. Hz Ali ve Mavya’nın hilafet kargaşasında cemal vakasın da 10 000 sahabenin ölmesi üzerine sahih hadis söyleyecek çok az sayıda sahabe kalmıştır. Bunları da zalim emevi halifeleri Başta Yezit, Mervan ve zalim haccac olmak üzere geriye kalan sahabeleri de bir bahane bularak öldürmüştür.
Onlardan sonra gelenler, gözleriyle görmedikleri peygamberlerini rivayetlerde aramak durumunda kaldılar.
Nakledilenler arasında Peygamberi bulmaya çalıştılar. Zira peygamberimiz bu konuda çok hassas davranmış. Veda hutbesini dahi yazdırmamıştır, hac arafatında Hutbesini sözlü olarak tebliğ etmiştir. Nedeni ise vahyin önüne geçmesini istemedi. Fakat hadislerde olduğu gibi Veda hutbesinde Mezhepler buna ilave yaptılar.
Suni mezhebinden olanlar Peygamberimizin Veda hutbesine Size iki şey bırakıyorum birincisi Kuran’dır ikincisi ise sünnetim diye söyledi, dediler ve kitaplara öyle yazdırdılar. Şia ise onlarda Size iki şey bırakıyorum birincisi Kuran ikincisi ise Ehli beydim, ona sımsıkı sarılın dediler. Böylece Veda hutbesinin de aslına ilave yaptılar. Veda hutbesinin aslı şudur: Size Allah’ın Kitabını bırakıyorum ona sımsıkı sarılırsanız şeytan aranıza girmez. Allah’ın yolundan ayrılmazsınız.
İşte bu Allah’ın iman eden ve o iman’a uygun eylem üreten kullarına verdiği müjdedir.
De ki Peygamber: Bu davete karşılık sizden bir ücret istemiyorum, sadece Allah’a yakınlık hususunda tam bir ilgi ve sevgi uyandırmak istiyorum. Her kim bir güzelliği bedel ödeyerek gerçekleştirirse, biz ona daha fazla güzellikler bahşederiz. Şüphesiz Allah emsalsiz bir bağışlayıcıdır. Şükre hadsiz hesapsız bir karşılık veren tek otoritedir. (42-Şura/23.)
Bu ayet, müminlere hitaben yakın akrabalarımı gözetin şeklin de anlaşılmıştır. İmam Teberi. Bazı Sünni müfessir ve Ehil-i Beyt okulunun ekseriyeti tarafından, Ehli Beyt olarak yorumlanmıştır. Sahabeler ve insanlar bunları sonradan kendiliklerinden yazmışlardır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: