Buhari Elden Giderse Din de Elden Gider mi? 

Kimi kişi ve çevrelerin maksadını son derece aşan bir şekilde Buhari elden giderse dinin elden gideceğini, Buhari ve Müslim çökerse İslam’ın çökeceğini söyledikleri görülmektedir. Belli ki bu kişiler söyledikleri şeyin ne anlama geldiğini bilmeden Allahın dinini, muhtemelen kendi içinde iyi niyetle, ortalıkta gezen yüz binlerce hadis arasından derleme yapan hadis derleyicilerine mahkûm ederler.

Hadisçilere şu suru sorulmalıydı, Hz. Peygamberin kuran dışında dinle ilgili özel emir ve yasaklarımı vardı ki, Buhari bu sözlerin peşine düştü. Hâlbuki Allah şahittir ki Hz. Peygamber Kuran dışında din adına bir şey söylemdi.

Ve eğer(Peygamber) kısmen dahi, söylemediğimiz sözler uydurarak Bize isnat etseydi, onu bundan dolayı sağ elimizle şiddetle yakalar sonra da yine bundan dolayı şah damarını kesip (başını)gövdesinden ayırırdık, sizden hiç kimse buna engel olamazdı.(Hakka suresi/44-45-4647.) 

Dolayısıyla hiçbir peygamber din adına kendiliğinden dine bir ilave hüküm koyamaz. Vahyin kaynağının Peygamber değil Allah olduğunun en keskin ifadesi bu surede yer alır. Dinin tek kaynağı kurandır. Bizim hadisçiler din adına başka başka kaynak arama yarışına girmişler, sonrada kaynağı belli olmayan, Hz Peygamberin ne zaman söylediği de belli olmayan, kocaman bir hadis külliyatını ortaya çıkardılar.

Hadisçilere şu soru tekrar sorulmalıydı, Yüce Allah dinini eksik mi bırakmıştı.  Hz Peygamber kendisine inen dinin eksiklerini tespit etti, bu eksiklerimi tamamladı.

Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim. Ve size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslamı Allah’a teslimiyet yolunu seçtim. (Maide süresi/3.) 

Acaba Buhari bu ayetleri görmedi mi, yoksa görmezden mi geldi.

 Hem Buhariyi, hemde kendi kriterlerine göre yapmış olduğu seçimler sonucunda derlemiş olduğu çalışmayı kutsamak, Kuranın yanına kimi zaman da önüne geçerek ve dinin merkezine koyarak onsuz Kuranın anlaşılamayacağını ya da dinin eksik kalacağını iddia etmek, Allaha iftira etmektir. Bu iddia aynı zamanda Allahın indirdiği ve resulünün Tebliğ ettiği dini, Buharinin insafına bırakmak ve yine şayet Buhari diye biri çıkıp mevcut hadis rivayetlerini derlemeseydi, ortada Allahın dini diye bir şeyin kalmamış olacağını söylemektir. Bunun son derece yakışıksız bir iddia Allaha ve ayetlerine yönelik çok çirkin bir iftira olduğunu görmek zor olmasa gerek.

Özellikle Buhari nin hadis derlemesinin Kuran ayetlerinin anlaşılması için olmazsa olmaz bir kaynak olduğu savunuluyor. Hatta içerisinde birçok Kuran ayeti ile doğrudan çelişen hadis rivayetleri bulunmasına rağmen Kurandan sonra en güvenilir ve en sahih kitap olduğu kabul ediliyor.

Gerçeği itiraf ederler. Buhari elden giderse elden gidecek olan, din adına uydurmalardır. Allahın dini, Buhariye de bir başkasına da mahkûm değildir.

Vah yedildiği gibi dimdik ayaktadır.

Oysa Buharinin hadis derlemesi içinde Kurandaki kimi sureler ve birçok ayet ile ilgili herhangi bir açıklama olmadığı görülmektedir. Bu da iddia edildiğinin aksine Buharinin de Kuranı anlamada yeterli olmadığını ortaya koymaktır. Esasen Buhari elden giderse din elden gider diyenle, kendi içinde haklı bir.

Yine kimi insanlar aşırıya giderek Buharinin ve ortaya koymuş olduğu hadis kitabının güvenilir olduğunu ve hiç tereddütsüz bunlara da iman edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Oysa şayet bir Müslüman bu kadar kesin ve net bir iman iddiasında bulunacaksa ona yakışan, böyle bir cümle kurarken o cümledeki Buharinin yerinde Allahın. Buharinin derlemiş olduğu hadis kitabının yerinde de Kuran ın olmasıdır.

Hadis rivayetleri hem Kuran ile hem kendi aralarında hemde akıl ve mantık kuralları ile çelişiyor, çelişen sözler dinin kaynağı olamazlar. Çünkü dinin kaynağının ne olduğunu insanlar değil dinin sahibi olan Allah belirler.

Allahın vahyi, Allahın evrende yaratmış olduğu ayetleri ile tam anlamıyla uyum içerisindedir. Allahın indirdiği ayetler ile evrende yarattığı ayetler çelişmez. Dolayısıyla Allahın Kitabındaki ifadeler, evrendeki ayetler ile de, akıl ve fıtrat ile de çelişmez.

Kuran bu konuda net bir şekilde uyarır. Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah tan başkasının katından olsaydı elbette içinde birçok çelişki bulacaklardı.( Nisa/ 82.)

Demek ki Allah katından olmayan hadis kitaplarının içindeki çelişkilere şaşırmamak gerekir.

Benim derdim, Neden Diyanet İşleri Başkanlında görevli olan yetki sahibi kişiler çıkıp da Sahih kabul edilen kaynaklarda birçok uydurma var demiyor. Yoksa halkın tepkisinden mi çekiniyorlar.

Asıl çekinilmesi gereken Yüce Allah olması gerekmez mi?

Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetleri az bir değere karşılık satmayın. Kim Allahın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar gerçeği örtenlerdir. (Maide/44.) 

Kuran Peygamberimiz hayattayken toplanıp bir araya getirilmiştir. Şayet Kuran dışında bir de peygamberimizin hadisleri olsaydı, onlar da bizzat peygamberimiz tarafından toplanıp ayrı bir kaynak olarak bir araya getirilirdi. Ve peygamberimiz de onu kendisi yazdırdı. Dolayısıyla Kuran dışında dini anlamda bağlayıcı olarak başka bir söz yâda uygulama olsaydı bunu muhafaza en başta peygamberimizin görevi olurdu.

Günümüzde Tarikat ve Cemaatler İngiliz aklı ile insanları Kurandan uzaklaştırıyorlar.

Ve elçi dedi ki: Rabbim gerçekten benim toplumum, bu Kuranı terkedilmiş bir kitap olarak bıraktılar.(Furkan/30.)