KURANI KERİM NEDEN ARAPÇA OLARAK İNMESİNİN SEBEBİ
Yayınlanma :
17.09.2017 18:00
Yüce Allah, insanların arasından seçerek gönderdiği elçilerin halkın anlaması için onların konuştuğu dille göndermiştir. Bunu kendilerine açıklaması için
Biz her peygamberi ancak halkının dili ile gönderdik.
BİZ her peygamberi yalnızca kendi kavminin diliyle gönderdik ki mesajı onlara açık ve net olarak iletsin. Bundan sonradır ki Allah isteyenin sapmasını dileyecek isteyeni ise doğru yola yöneltecektir. Zira her işinde mükemmel olan hükmünde tam isabet kaydeden o’dur. (14- İbrahim/ 4.)
ARAPÇA DİLİ VE ARAPLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞ
Bu ayette açıkça belirtmiştir. Onun için her Peygamber hem kendi halkının içinden seçilmekte, hem de onların dilini konuşmaktadır. Böylece karşılıklı tanıma, anlaşma ve iletişim olur.
Arapların ve Arapçanın üstünlüğü ve kutsallığı yolundaki iddiaya Kuran akıl ve insanlık dışı der. Kuran herhangi bir ırkın üstünlüğünü ileri sürmeye asla izin vermez. Söz konusu ırktan bir peygamber gelmiş olması da bu ölçüyü değiştirmenin gerekçesi sayılmaz ve yapılamaz.
Kuran’ın beyanlarına göre içinde peygamber gelmemiş hiç bir ırk yoktur. Kuran’ın ölçüleri peygamberlerin, şu veya bir ırka mal etmeye olanak tanımaz. Çünkü peygamberler bütün insan’lık adına rehber olmak için gelmiştir.
Peygamberlik kazanılarak elde edinilen bir kurum değildir. Peygamberlik Allah’ın verdiği bir imkândır. Ve bir unvandır. Arapları sevmeyi bir din emri haline getirmek Kuran’dan bir emir değildir.
Arapları sevmeyi, hadis diye uydurulmuş, işte şu meşhur hadis gibi insan’lara yutturulmuş.
Ümmetimden ilk şefaat edeceklerim, beni görüp bana iman ederek beni destekleyen Araplardır. Onların ardından Araplara beni görmeden bana iman edip beni görmek arzusu taşıyanlara şefaat edeceğim.
Biz Kuran’ı Allah’a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inat eden milleti uyarman için senin dilinden indirerek kolaylaştırdık.( 19-Meryem/97.
Biz öğüt alırlar diye, Kuran’ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık(44-Duhan/58.
And olsun ki Onu elbette bir insan öğretiyor dediklerini biliyoruz. Kastettikleri kimsenin dili yabancıdır, Kuran ise fasih ( açık) Arapçadır. ( 16-Nahl/101.
Biz düşünüp anlayasınız anlamanız için onu Arapça bir Kuran kitap yaptık. O katımızda bulunan ana kitaptır. Şanı yücedir. Hikmetle doludur.(42/Şura/2-4 )
Apaçık Arapça bir dille onun zikri yahut manası evvelkilerin kitaplarında vardır. (Şura/5.)
Biz onu Arapça bir Kitap Kuran olarak indirdik ki anlayasınız. (10-Yunus/2.)
İşte biz sana hem şehirlerin anasını ve onun çevresinde kilerini uyarman hem de kendisinde asla kuşku bulunmayan Toplama günü ne karşı insanlığı ikaz etmen için Arapça bir Kuran vahdettik. Sonuçta bir kısmı cennete girecek bir kısmı da ateşe. ( Şura/7.)
Eğer biz bu vahyi yabancı dille okunan bir kitap kılsaydık, kesinlikle neden onun ayetleri açık ve anlaşılır değil ne yani bir Arap’a dili yabancı bir hitap mı derlerdi de ki bu vahyi iman edenler için bir yol gösterici ve bir şifa kaynağıdır. İman etmeyenlere gelince onların kulaklarında bir çeşit kurşun vardır, dahası o vahyin ışığından dolayı bir tür körlük arız Olmuştur. Şimdi onlar çok uzak bir yerden seslenilen kişi gibidirler. ( 49-Fussulet/44.
Bunlar Hz. Muhammed’in halkın dili ile konuştuğunu ve diğer insanlar gibi bir insan olduğunu gösterir. Halkın konuştuğu dilden başka bir dil konuşup onlara hitap etseydi, onlardan farklı olurdu ve halk kendine yabancı olarak bakar, kendisiyle anlaşmada sıkıntılar yaşardı. Hz. Peygamberin anadili Arapçadan başka bir dil bilmediği de gerçektir.
Halktan biri olarak Hz. Peygamber’e vahyin mesajını halkının diliyle indirilmiş olması, o vahyin mesajın ulusal milli olup başka halklara hitap etmediği ve onları ilgilendirmediği anlamına gelmez. Aynı şekilde bir dili konuşan Peygamber’in peygamberliğinin yalnız kendi halkı ile sınırlı olduğu ve başkalarına hidayet rehberi olmadığı anlamına da gelmez.
Yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi Allah, Hz. Muhammet’in bütün insanlara peygamber olarak gönderdiğini bildirmiştir. Hz. Muhammet’in dili Arapça olduğuna ve Kuran’ın Arapça indirildiğine bakarak İslam risaletinin başka milletleri kapsamadığı anlamına da gelmemelidir.
Çünkü Kuran’ın kendisi Arapça da olsa her dile çevirisi yapılabilmekte ve okunarak anlaşılabilmekte, Aynı zamanda öğrenmek isteyen her milleten bireyleri Arapçayı öğrenmek Kuran’ı kendi dilinden okumakta anlamakta ve anlatılmaktadır. Arapça olmayan milletler de Kuran’ı kendi dillerine tercüme ederek anlayacaklardır. Kuran’ın her dilde yapılan çevirileri, Kuran’ın kendisi değil, sadece çevirisidir.
Biz her peygamberi ancak halkının dili ile gönderdik.
BİZ her peygamberi yalnızca kendi kavminin diliyle gönderdik ki mesajı onlara açık ve net olarak iletsin. Bundan sonradır ki Allah isteyenin sapmasını dileyecek isteyeni ise doğru yola yöneltecektir. Zira her işinde mükemmel olan hükmünde tam isabet kaydeden o’dur. (14- İbrahim/ 4.)
ARAPÇA DİLİ VE ARAPLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞ
Bu ayette açıkça belirtmiştir. Onun için her Peygamber hem kendi halkının içinden seçilmekte, hem de onların dilini konuşmaktadır. Böylece karşılıklı tanıma, anlaşma ve iletişim olur.
Arapların ve Arapçanın üstünlüğü ve kutsallığı yolundaki iddiaya Kuran akıl ve insanlık dışı der. Kuran herhangi bir ırkın üstünlüğünü ileri sürmeye asla izin vermez. Söz konusu ırktan bir peygamber gelmiş olması da bu ölçüyü değiştirmenin gerekçesi sayılmaz ve yapılamaz.
Kuran’ın beyanlarına göre içinde peygamber gelmemiş hiç bir ırk yoktur. Kuran’ın ölçüleri peygamberlerin, şu veya bir ırka mal etmeye olanak tanımaz. Çünkü peygamberler bütün insan’lık adına rehber olmak için gelmiştir.
Peygamberlik kazanılarak elde edinilen bir kurum değildir. Peygamberlik Allah’ın verdiği bir imkândır. Ve bir unvandır. Arapları sevmeyi bir din emri haline getirmek Kuran’dan bir emir değildir.
Arapları sevmeyi, hadis diye uydurulmuş, işte şu meşhur hadis gibi insan’lara yutturulmuş.
Ümmetimden ilk şefaat edeceklerim, beni görüp bana iman ederek beni destekleyen Araplardır. Onların ardından Araplara beni görmeden bana iman edip beni görmek arzusu taşıyanlara şefaat edeceğim.
Biz Kuran’ı Allah’a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inat eden milleti uyarman için senin dilinden indirerek kolaylaştırdık.( 19-Meryem/97.
Biz öğüt alırlar diye, Kuran’ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık(44-Duhan/58.
And olsun ki Onu elbette bir insan öğretiyor dediklerini biliyoruz. Kastettikleri kimsenin dili yabancıdır, Kuran ise fasih ( açık) Arapçadır. ( 16-Nahl/101.
Biz düşünüp anlayasınız anlamanız için onu Arapça bir Kuran kitap yaptık. O katımızda bulunan ana kitaptır. Şanı yücedir. Hikmetle doludur.(42/Şura/2-4 )
Apaçık Arapça bir dille onun zikri yahut manası evvelkilerin kitaplarında vardır. (Şura/5.)
Biz onu Arapça bir Kitap Kuran olarak indirdik ki anlayasınız. (10-Yunus/2.)
İşte biz sana hem şehirlerin anasını ve onun çevresinde kilerini uyarman hem de kendisinde asla kuşku bulunmayan Toplama günü ne karşı insanlığı ikaz etmen için Arapça bir Kuran vahdettik. Sonuçta bir kısmı cennete girecek bir kısmı da ateşe. ( Şura/7.)
Eğer biz bu vahyi yabancı dille okunan bir kitap kılsaydık, kesinlikle neden onun ayetleri açık ve anlaşılır değil ne yani bir Arap’a dili yabancı bir hitap mı derlerdi de ki bu vahyi iman edenler için bir yol gösterici ve bir şifa kaynağıdır. İman etmeyenlere gelince onların kulaklarında bir çeşit kurşun vardır, dahası o vahyin ışığından dolayı bir tür körlük arız Olmuştur. Şimdi onlar çok uzak bir yerden seslenilen kişi gibidirler. ( 49-Fussulet/44.
Bunlar Hz. Muhammed’in halkın dili ile konuştuğunu ve diğer insanlar gibi bir insan olduğunu gösterir. Halkın konuştuğu dilden başka bir dil konuşup onlara hitap etseydi, onlardan farklı olurdu ve halk kendine yabancı olarak bakar, kendisiyle anlaşmada sıkıntılar yaşardı. Hz. Peygamberin anadili Arapçadan başka bir dil bilmediği de gerçektir.
Halktan biri olarak Hz. Peygamber’e vahyin mesajını halkının diliyle indirilmiş olması, o vahyin mesajın ulusal milli olup başka halklara hitap etmediği ve onları ilgilendirmediği anlamına gelmez. Aynı şekilde bir dili konuşan Peygamber’in peygamberliğinin yalnız kendi halkı ile sınırlı olduğu ve başkalarına hidayet rehberi olmadığı anlamına da gelmez.
Yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi Allah, Hz. Muhammet’in bütün insanlara peygamber olarak gönderdiğini bildirmiştir. Hz. Muhammet’in dili Arapça olduğuna ve Kuran’ın Arapça indirildiğine bakarak İslam risaletinin başka milletleri kapsamadığı anlamına da gelmemelidir.
Çünkü Kuran’ın kendisi Arapça da olsa her dile çevirisi yapılabilmekte ve okunarak anlaşılabilmekte, Aynı zamanda öğrenmek isteyen her milleten bireyleri Arapçayı öğrenmek Kuran’ı kendi dilinden okumakta anlamakta ve anlatılmaktadır. Arapça olmayan milletler de Kuran’ı kendi dillerine tercüme ederek anlayacaklardır. Kuran’ın her dilde yapılan çevirileri, Kuran’ın kendisi değil, sadece çevirisidir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yorumlar
Kalan Karakter: