YÜCE ALLAH’ PEYGAMBERLERİNİ NİÇİN UYARMIŞTIR?
Yayınlanma :
25.06.2016 12:08
Yüce Allah’ın, seçtiği peygamberler, Allah’tan aldıklar Vahyi,(emirleri)
Hatasız ve kusursuz tebliğ etmişlerdir. Hiçbir peygamber vahyi insanlara tebliğ ederken asla ve katha hata kusur etmemişlerdir. Kendileri de ilahi vahyi üzerlerinde, taşımışlar ve toplumlarında şahsiyetli, senbol, örnek birer kişiler olmuşlardır.
Ancak, peygamberler de birer beşer insan ve Allah’ın kullarıdır.
Bir aile reisidir, bir baba’dır. Bir dede’dir, Bir devlet başkanıdır, bir komutandır, bunları yaşantılarında icra ederlerken elbette hata kusur olmuştur. Bunlardan dolayı da Yüce Allah peygamberlerine uyarıda bulunmuştur.
Yüce Allah Peygamberlerini niçin uyardı. Onları üzmek için değil, hatalarından dönmesi için, zira hatasız kul olmayacağını belirtmek için uyarmıştır. İnsanlar da öyle değil mi, sevdiklerini uyarırlar zira ona zarar gelmesini istemezler.
Uyaran kişi gerçek dosttur, diğerleri ise çıkarcılardır. Hiçbir insan Allah’ın emirlerini kusursuz yerine getirememiştir, Peygamberler de buna dâhildir. Her toprak suya muhtaçtır. Her insan günah kusur, hata eder, ancak karşılığı ise dua ve tövbe’dir özür dilemektir.
Kuran’a göre tüm Peygamberler İnsan evladıdır ve İslam’ın Peygamberleridir. Tüm vahiy mensupları da müslümandır. Bozulmalar ve sapmalar sonradan olmuştur. Dünyadaki gelmiş geçmiş Peygamberler hiç kimseyi Dini konuda zorlamamışlardır. Görevleri ilahi vahyi tebliğ etmektir. Nitekim Hz Peygamber görevini insanları dini kabul etmeye zorlamadı gerçeği atlatmıştır.
10/42- Onlardan sana kulak verenler de vardır. Fakat sağırlara, hele akılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin?
10/43- İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, hele gerçeği görmüyorlarsa, sen mi doğru yolu göstereceksin?
10/44- Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.
10/99- Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette, topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mümin olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?
2/106- Biz herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
2/107- Bilmez misin ki, göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.
33/37- Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini, nikâhın da tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.6 6
4/105- (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.
4/106- Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
4/107- Kendilerine hainlik edenleri savunma. Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günâhkarı sevmez.
4/108- Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da Allah’tan gizlenmezler. Hâlbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını (ilmiyle) kuşatmıştır.
4/109- İşte siz öyle kimselersiniz (ki, diyelim) dünya hayatında onları savundunuz. Ya kıyamet günü onları Allah’a karşı kim, savunacak yahut kim onlara vekil olacak?
4/110- Kim bir kötülük yapar yahut kendine zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlama dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur.
4/111- Kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
4/112- Kim bir hata işler veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.
4/113- (Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
66/1- Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
66/2- Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
66/3- Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi.
66/4- (Ey peygamber’in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, Salih müminler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.
66/5- Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.
8/67- Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.13 13
8/68- Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey (fidye) den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
8/69- Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
9/43- Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?
1-O /KİBİRLİ ADAM) surat astı ve sırtını dönüp uzaklaştı, 2- yanına ama geldi diye. 3- ve (Sen nereden bileceksin o (müşrik)arınacağına dair bir ihtimal bulunduğunu; 4- veya alacağı öğütün kendisine yarar sağlayacağını. 5-Fakat kendi kendine yettiğini sanan kimseye gelince; 6-Sen bütün ilgini ona yönelttin; 7- Oysaki onun arınmamasının sorumlusu sen değilsin; 8- fakat sana büyük bir iştahla gelen var ya; 9- ki o Allah’a saygıda kusur etmez. 10- işte onu ihmal ediyorsun. (80-Abese/1-10.)
İmdi ey kavmim (çabama karşılık) sizden bir bedel beklentisi değilim. Benim (çabamın) karşılığını Allah'a aittir. Dahası (bana) güvenip inanan kimseleri etrafımdan uzaklaştıracak değilim. Çünkü onlarRablerine kavuşacaklar(ına inanıyorlar). Ve fakat bu arada, ben de sizin cahilce davranan bir topluluk olduğunuzu düşünüyorum. (11-Hud/29.)
Devam edecek.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: