devrik mısır cumhurbaşkanı mursi,
kendi eliyle bizzat göreve getirdiği
eşi tesettürlü genel kurmay başkanı ve
milli savunma bakanı abdülfettah el-sisi tarafından
askeri darbeyle alaşağı edildikten sonra,
geçici olarak yürürlüğe konulan
mısır anayasası'nın ilk maddesi ne mi oldu,
müslüman mursi anayasası'nın 219.maddesi iken
hristiyan mansur anayasası'nın 1.maddesi,
"hukukun kaynağı, şeriat" maddesi oldu..
buna rağmen batının,
düpedüz askeri darbeye
niye darbe demediğini açmaya çalışalım
ve dış mihraklar! kısmını açalım biraz..
dünyanın her yerinde
açık açık islâmofobi yaratanların
mısır'ın yeni anayasa'nın 1. maddesinin
"hukukun kaynağı, şeriat" olduğunu bile bile
emsali olmayan hibe yardımlarının gerekçesini
açıklanabilir, herhangi bir yere koyabildiniz mi..?
yeni anayasa'yı hazırlayanların, darbe destekçisi,
suudi destekli nur partisi(selefiler)
olduğunu söylesek anlaşılır mı..? belki kısmen..
peki, selefilerin
ihvan'dan daha katı olduklarını söylersek
konu açıklığa kavuşur mu..? sanırım eksik kalır..
demekki hiç benzemezleri bir araya getiren unsurlar ve
detayları ilk bakışta meçhul gibi görünse de
haddizâtında nedenleri! mâlum..
şimdilik.. henüz açığa kavuşmamış olsa da
güçlü bir birlikteliğin olduğu anlamı çıkmıyor mu..?
detayları görünmese bile siluet olarak
dirty alliance/kirli ittifak görünmüyor mu..?
ilk bakışta anlaşılmazmış gibi görünen
bu manzaranın tam merkezine oturan batı'nın,
boş bakışlarla durumu anlamaya çalışan islâm dünyasını
bi'güzel yönettiği apaçık ortada değil mi..?
başa çorap örmenin batıca'sı değil mi..?
mısır'daki askeri darbeye
kıvıra kıvıra darbe diyemeyenler,
darbeci yeni yönetime,
"ne iyi ettiniz de darbe yaptınız" dercesine yardım yağdırıyor..
mursi dönemindeyken
mübarek'e verdiği desteğini bile geri çeken abd,
adli mansur/darbe dönemine geçilir geçilmez
3 yıl önce vaadedip yerine getirmediği
1.3 milyar dolarlık 4 adet f-16 savaş uçağı yanısıra
mısır kıyılarında konuşlandıracağı 3 adet savaş gemisiyle
"muhtemel bir çatışma(..!) durumunda
mısır kara birliklerine destek vereceğini" açıkladı..
s.arabistan ve kuveyt 5'er milyar dolar olmak üzere
toplam 10 milyar dolar nakdi yardım veriyor..
birleşik arap emirlikleriyse 2 milyar dolar veriyor..
demokrasi, seçim, evrensel değerler,
temel insan hak ve özgürlükleri gibi kavramları
ortadoğu'ya getirme iddiasındaki abd ile
bu taraklarda bezi olmayan krallar ve emirler,
darbe noktasında nasıl da buluşuverdiler..!
bu kavramlarla ilişkilerinin
nerede başladığı, nerede bittiğine dair
sözlerini/söylemlerini bir kenara koyalım,
özlerinin/eylemlerinin hedefinin neler olduğunu..
taban tabana zıt kutuplarda olduğu zannedilenlerin
hangi eksende/ortak paydada buluştuklarını..
dinî argümanları özel çıkarlara hizmet ettirenler ile
savunduğu sözde evrensel değerleri
bir çırpıda kenara itiverenlerin,
aslında hedeflerinin mısır halkı olmadığını..
mısır'da başlatılan hamlenin domino etkisi yaratarak
saltanatlarını/sömürü düzenlerini etkileme korkusu olduğunu..
bilmem daha açık göstermek mümkün olur muydu..?
biraz da iç mihraklara! geçelim..
mısır'daki askeri darbe için,
ezher şeyhi ahmet et-tayyip, "darbe caizdir" diye
fetva yayınlayıp darbecilerin yanında yer alırken..
meşhur âlim yusuf el-kardavi, "darbe caiz değildir" diye
fetva yayınlayıp darbecilerin karşısında yer aldı..
şimdi..
ortaya çıkan manzarayı okuyalım:
aynı konuda birbiriyle çatışan iki doğru olamayacağına göre..
birileri kendi toplumlarına büyük yalan söylüyor..
diğer ifadeyle geriye tek doğru kalıyor.. o da,
dinin, siyasi emellere âlet edildiği gerçeği..
gerçekte ortada dinî bir sorun yok,
dini kullananlar sorunu var..
son yüzyılda özellikle de son yıllarda
islâm dünyasının içine düştüğü temel sorun bu..
her ikisi de,
dediklerini doğru kabul edenleri,
birbirleriyle ölümüne çatıştırdıklarına göre,
"darbe caizdir" diyen ezher şeyhi et-tayyip'in
şimdilik 84 müslümanın katledilmesi,
300'den fazlasının yaralanmasının vebâlini taşırken
bir açıklama bile yapmaması düşündürücü değil mi..?
sonuçlarının kimlere yaradığı ortada iken,
din âlimliği ve fetvâ müessesesini kullanarak
. din âlimliği müessesesine büyük zarar verdiler..
. din nasıl siyasete nasıl bulaştırılır'ın örneği oldular..
. din siyasete bulaştırılırsa
ne tür felaketlere sebep olunacağını gösterdiler..
. din ve devlet işleri konusunda olur olmaz laflar edenlerin
gelebilecekleri son noktadaki açmazlarını gösterdiler..
. dini siyasete âlet edenlerin aslında kendilerinin
kimlerin âleti olduklarını göremediler ama gösterdiler..
*
bâdireyi atlatma konusunda aslî görevi olanlar mı..?
dışişlerini devreye sokmaları gerekirken
düşişlerine daldılar, darbeyi göremediler..!
E-Posta: ramazantoprak19@gmail.com
Ramazan Toprak
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: