bir lokanta.. şehrin en gözde yerinde..
üstelik son derece alımlı, gösterişli ve lüks..
giriş kapısının üzerindeki levhada şu ibare yazılıdır,
"siz yiyin, torunlarınız ödesin"
"ohh, ne âlâ" der vatandaşımız..
"böyle bir zamanda.. böyle bir mekanda..
istediğin kadar ye, iç, hesap yok..
hesabı da torunlarımız ödeyecekmiş..
o zamana kadar kim öle, kim kala"..
maddi durumu ehh işte, orta hallidir..
böyle bir yerde yemek yiyecek gücü de yok..
fırsat bu fırsat, dalmış lokantaya vatandaşımız..
kurulmuş masaya.. keyifle seslenmiş,
"garson! menüyü getir"
menü gelir, listeden siparişi verir ama
gene de temkinlidir,
"n'olur n'olmaz, burası bizim memleket,
birazcık da olsa tedbiri elden bırakmayayım" diyerek
mâkul bir menü siparişi verir..
biraz sonra siparişleri gelmiştir..
âfiyetle yer, bi'güzel karnını doyurur..
ehh, yenilecek yapılacak bi'şey kalmamıştır..
toparlanır, kalkar masadan..
ikram için yana yakıla teşekkür ederek
tam lokantadan çıkmak üzere iken
kapıda yakaladığı vatandaşımıza garson,
"beyefendi bi'dakka!" der,
"hesabınızı ödemediniz,
hesabınız 300 lira, lütfen
hesabınızı ödemek için kasaya buyurun" der..
der, ama bizimki anlamaz,
daha doğrusu anlamak istemez,
"nasıl olur" der, "lokanta girişindeki yazıda,
siz yiyin torunlarınız ödesin diye yazıyor,
üstelik ben 300 liralık değil
en fazla 30 liralık yemek yedim..
hem hesap alıyorsunuz,
hem ödemem gereken paranın 10 katını alıyorsunuz,
hangi hakla bunu yaparsınız" diye itiraz ve
isyan ederek hesap sormak ister
amma cevabını da alır,
"beyim! aynen yazıda okuduğunuz gibi,
siz yiyorsunuz, sizin torunlarınız ödüyor..
sizin torununuz size ait 30 liralık hesabı ödeyecek..
sizin ödeyeceğiniz hesap, dedenizden size kalan hesaptır,
dedenizin 300 liralık hesabını siz ödeyeceksiniz..!"
*
şişirilmiş bedellerle iyice semiren işletmecilerden(!),
hakları yenen biz torunların.. hep birlikte..
hesap sorma zamanı gelmedi mi,
ama usûlü dairesince..
 
E-Posta: [email protected]
 
Ramazan Toprak