önce,
dinamik toplum kesimleri içine
tohumu ekiyorlar, sulayıp yeşertip
fidana dönüşmesini, başverip
toprağın yüzüne çıkmasını bekliyorlar..
sonra,
fidanlar ağaçlara,
ağaçlar ormana dönüşüp
yollar kapanıp geçit vermez hale gelince
yolları temizlemek(!) için geliyorlar..
mühendislik(toplum) yapıyorlar,
ölçüp biçip kesip
kırıp yıkıp döküyorlar..
içinden çıkılmaz hale gelince
'anca biz çözeriz" deyip hakem oluyorlar..
hakemlik yaparlarken
bir kez daha mahkum edip soyup soğana çeviriyorlar,
uzun süreli bağımlılıklara,
gönüllü esaretlere râzı ediyorlar..
bunu da lütfen! yapıyorlar,
onlara! bi'diyeceğimiz yok, onlar işini! yapıyor..
diyeceğimiz o ki,
bu kepazeliğe, bu sefalete
bu zillete düş(ür)enlere sormak gerekmez mi,
siz ne yapıyorsunuz..?
hizmet mi, cihat mı..? kim/lere karşı..?
farklı bir mezhebe mensup diye,
farklı bir tercihe yönelmiş diye,
farklı bir etnik kökene mensup diye,
'benim gibi düşünmüyor' diye,
sîreti şüpheli, sûretleri itibariyle
bi'ellerinde kur'an, ötekinde pala/kılıç/silah..
olmuş hepsi birer allâmei cühelâ takımı,
bi'elindekine şööle! bi'bakıyor ve
öteki elindekini sallıyor sıkıyor,
asıp kesip biçip vuruyor, öldürüyor
karşısındaki müslümanı, insanı, canlıyı..
öldürdüğü yetmiyor,
kana doymuyor ciğerini söküp yiyor,
hayvan boğazlar gibi boğazlıyor,
gözleri bağlı/bağsız önden/arkadan
silahla tarıyor, kılıçla doğrayıp öldürüyor,
darağacında kepçede vinçte, yüksekte
ne bulursa urgan atıp sallandırıyor, müslümanı..
adına "islâma hizmet" diyor, "cihat" diyor..
boğazına kadar kana batıp
döktükleri kanda boğulmaya başlayınca
imdat çığlıklarıyla düne kadar cihat ilan edip
en ağır lafları saydırdığı batılılardan yardım istiyorlar..
yardıma! koşanlardan daha doğrusu
yardım dilenilmesini hatta yalvarılmasını
el ovuşturarak bekleyenlerden kurtarılmayı dilenmek,
bu zillet yetmez mi..?
daha düne kadar adalet dilenenlerden
adalet dilenmek yeterince zillet değil mi..?
iddiacısı olunan değerlere zulmetmek değil mi..?
hezimetin adı ne zaman hizmet olmuş..?
tâ size fitne fidanını verdiklerinde
kesecekleri ağaçların,
doğrayacakları odunların
ölçüp biçip şekil vereceği kalasların
metreküpünü bile hesaplamışlardı..
odunluğa tâlip olmanın sonu kesilmek değil mi..?
onlar da bunu yapıyorlar, şaşılmamalı..
son örneği suriye.. birkaç gündür devam eden
cenevre-2 görüşmelerine bu açıdan baktığınızda
görünen manzara böyle değil mi..?
bu tablonun âkibetinin
afganistan'daki ırak'taki mısır'daki,
libya tunus sudan'dakilerden farklı olacağını beklemek,
kendi bünyesinde asla olmayacağını zannetmek,
gafletin delâletin ötesinde değil mi..?
kendi zaaflarını, âcizliklerini, sorumluluklarını,
başkalarının âcizlikleri sorumlulukları arasına katarak
kendilerini temize çıkarmaya çalışanlar..!
hiçbir yanlışın
fitne tohumları gibi
toprak altında kalmadığını kalmayacağını
anlamanız için ne yapmak gerekiyor..?
E-Posta: [email protected]
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: